Seyyid hapihanede ıslahat programına son şeklini verirken
yanında İhvan'dan yalnızca iki kişi; Muhammed Yusuf Hevâş ve
Muhammed Zühdî Selman kalmış, diğerleri başka cezaevlerine
gönderilmişlerdi. İkincisinin bilgi ve tecrübesi sınırlı olduğu
için Seyyid daha çok M. Yusuf ile hapishanede yedi yıl karşılıklı
konuşarak, tartışarak hedef ve programını -raporunda açıkladığı
üzere- şu şekilde oluşturdu (Bak. Limâ-zâ A'demûnî s. 26-29):
1. İslam'ın bugün karşı karşıya olduğu durum inanç, bilgisizlik,
İslamî ahlak ve değerlerden uzaklık bakımından, ilk geldiği durum
gibidir. İslam düzeni ve şeriatından uzaklaşma yanında bir menfi
durum da gerçek İslam'a davetin karşısındaki haçlı ve siyonist
sömürgeci teşkilatların kurduğu tuzaklar ve her vasıtayı kullanarak
koydukları engellerdir.
2. Yerel islamî hareketler farkında olmadan yerel siyasi hareketler
ve talepler ile meşgul oluyor, asıl hedefi ihmal ediyorlar. Yine bu
yerel hareketler, halkın İslam inancından ne kadar uzaklaştıklarını
görmezden gelerek hükümetlerden, İslam şeriat ve düzeninin
uygulanmasını istiyorlar.
3. Bu durumda yapılacak şey işe tabandan başlamak, önce insanların
kafa ve kalplerinde sahih İslam bilgi ve imanını ihya etmek ve bunu
kabul eden insanları aynı çerçevede eğitmektir.
4. İktidarı ele geçirerek İslam düzenini topluma dayatmak yol
değildir; önce insanlar eğitilecek, onlar sahih bir İslam bilgisi,
imanı ve şuuruna kavuştuktan sonra kendileri İslam düzenine talip
olacaklar ve işte o zaman düzen değişecektir.
5. Uzunca vadeli eğitim ve öğretim programı uygulanırken hareketin
saldırılardan korunması, 1948 ve 1957 de İhvan'ın başına
gelenlerin, keza Pakistan'daki Cemâat-i İslamiyye'ye yapılanların
bir daha olmaması için hem İslam iman ve ahlakı hem de
koruma/savunma vazifesi bakımından sahih ve yeterli eğitim almış
fedailerden oluşan bir koruma birliğine/birliklerine ihtiyaç
olacaktır.