Terâvîh kelimesinin müfredi (tekili) “oturmak” manasındaki “tervîha”dır. Buradan hareketle Ramazan gecelerinde yatsı namazından sonra kılınan namazın her dört rekatından sonraki dinlenme oturmalarına “terâvîh” denilmiş, hatta bu namaz da aynı adla anılmıştır.
İlk dönemde bu namazın her dört rekâtından sonra Müslümanlar araya, Kâbe'yi tavaf emek, tesbih çekmek, salavât okumak gibi fiilleri sokarak bir mânâda dinlenirlerdi.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) bu namazı kılarlardı, ümmetini de “Kim Ramazan gecesini, imanı gereği ve Allah rızâsı için bu namazla ihyâ ederse onun geçmiş gelecek günahları bağışlanır” buyurarak teşvik etmişlerdir.
Kendileri bu namazı önce Mescid'de kılmaya başlamış, cemâati de kendisine uymuşlardı. Bu iki gece böyle kılındı, üçüncü gece yine cemâat toplanıp O'nu beklediler, fakat Mescid'e gelmedi, odasında kıldı. Ertesi gün de “Toplanıp beni beklediğinizi biliyorum, devam edersek farz olabilir diye gelmedim” dedi.