Bir din, cemaat, tarikat, hatta seküler kuruluş gizli bir
maksadı örtmek ve bu maksada alet edilmek için kullanılmış
olabilir, ama bu kurum ve kuruluşlara o gizli ve kötü maksadı
yamamak doğru, adil ve insaflı olmaz.
Dinlerin ilâhî olanları ve beşeri olanları vardır.
İlâhî dinler Allah Teâlâ tarafından bir peygambere vahyedilir, son
peygamberden sonra bir peygamber daha gelmeyeceğine göre artık
yeryüzünde bir tane hak din vardır ki, onun da adı İslam'dır. Diğer
ilâhî dinlere de geçerli oldukları çağlarda bu isim verilebildiği
için son peygambere vahyedilen dine “son İslam” demek de
mümkündür.
Beşerî dinler birileri tarafından uydurulmuş olan, vahye dayanmayan
dinlerdir. Bu dinlerde terör meşru olabilir, ama ilâhî dinlerde
terör meşru olamaz. Kendilerini ilâhî bir dine ait gösterip de
terör eylemleri yapanlar ve bu eylemlere dinden meşruiyet delilleri
devşirenler sapkınlardır.
Allah Teâlâ Kur'an-ı Kerim'de Hz. Âdem'in, biri diğerini haksız
yere öldüren iki oğlunu anlattıktan sonra şöyle buyuruyor:
“İşte bundan dolayı İsrâiloğulları'na şöyle yazmıştık: “Bir cana
kıymaya veya yeryüzünde fesat çıkarmaya karşılık olması dışında,
kim bir kimseyi öldürürse bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim
de bir can kurtarırsa bütün insanların hayatını kurtarmış gibi
olur.” Şüphesiz peygamberlerimiz onlara apaçık deliller getirdiler.
Ama bundan sonra da onların çoğu yeryüzünde taşkınlık
göstermektedirler.” (Mâide. 5/32).