“İhtibas, tahbîs ve tesbîl” diye de ifade edilen vakıf için çeşitli tarifler verilmiştir. Genellikle benimsenen bir tarife göre vakıf, bir mülkün aynını (kökünü) Allah’ın mülkü haline getirip başkasının mülkiyetine geçmesini engellemek ve menfaatini halka bırakmaktır. Bu tarife göre vakfedilen mal, mülkiyetin intikalini sağlayan herhangi bir yol ile hakikî veya hükmî şahısların özel mülkü haline getirilemez, vakıf konusu mal, hususi mülkiyet mevzûu olmaktan çıkmıştır. Malın menfaati ise halka bırakılmıştır. Bu bırakış sınırsız olabileceği gibi bir kayıt, vasıf ve şart ile sınırlanmış da olabilir. Mesela fukaraya, ilim adamlarına, öğrencilere, soyumdan gelenlere, şu hayır kurumuna, şu mabede...” denebilir.
İslâm dini insanlara, hayır ve iyilik sayesinde ebedileşme, sonu gelmez saadetlere kavuşma yolunu açmıştır. “Dünyada eken âhirette biçer” gerçeğine iman etmiş müminler, Resûlullah (s.a.) devrinden beri en değerli malvarlıklarını insanlığın hizmetine Allah rızası için vermiş, vakfetmişlerdir....