1922 yılının
ocak, şubat, mart ayları... Avrupa’da şu görüş egemen olmaya
başlıyor:
“Anadolu’da Türk ordusu çok güçlenmiştir.
Yunan askeri gücü Anadolu topraklarında daha fazla
kalamaz...”
Bu görüşe bir tek kişi karşı, 1922’nin ilk
aylarında:
İngiltere
Başbakanı Lloyd
George
Başbakan George, bir yandan Türklerin askeri
olarak güçlendiğini söylerken, öte yandan Yunan askerlerinin
Anadolu’dan çekilmelerini
istememektedir.
Acaba
bundan İngiltere Başbakanı’nın
çıkarı nedir? İki tarafın vereceği on binlerce ölü ve yaralıdan,
İngiltere ne kazanacaktır? Yoksa, silah tüccarları George’u
peşlerinden mi sürüklemek
istemektedir?
İngiltere Başbakanı, tüm eleştirilere
karşın “Türk-Yunan savaşı”nın
sürmesinden yana tavır koymuştur...
Avam Kamarası
üyelerinden Aubrey Herbert,
Ortadoğu’ya yaptığı geziden Londra’ya döndükten sonra, 11 Aralık
1921’de Sunday Times
gazetesine bir makale yazar. Herbert,
makalesinde “Kemalist
hareketi” savunup şöyle
der:
“İrlandalı asiler Londra’yı işgal edip bir
İrlanda hükümeti kursalar, yurtsever İngilizler ne yapardı?
Oxford’a çekilip orada bir hükümet kurarlardı. Türkler de böyle
yapmışlardır. Çünkü toprakları işgal edilmiştir. Kemalist hareket
de gerekeni yapmıştır. Bu durumu düzeltecek tek çare, Türklerle
uzlaşmaya varmaktır.”
Avam Kamarası’nın bir başka üyesi
Yüzbaşı Kenworthy, 15 Ocak
1922’de Daily Telegraph
gazetesinin başyazarına gönderdiği
mektupta görüşlerini şöyle özetler:
“Eğer Lloyd George, İngiliz ticaretini
diriltmeyi, Avrupa’nın yeniden kuruluşuna katkı sağlamayı istiyorsa
Yunanistan’ı desteklemekten vazgeçip Kemalistlerle uzlaşmayı
gerçekleştirir...”