Bir zamanlar masal ülkesinde yaşıyor, pembe düşler
kurarak, “Arap Baharı”umutlarıyla yaşıyorduk...
O günler çok gerilerde...
İnsanlık tarihinde, vahşi dünya düzeninin ayakta
kalması, kapitalizmin kök salması
için ağır suçlar işlenmiştir... Ama bir süre sonra
unutulup gider tarihin o kanlı sayfalarına yazılsa bile.
Bir dönem İsrail’in başını giderek
sıkıştırmaya başlayan Filistin’in
güçlenmesinden kaygılanıp din kardeşliği
adına Hamas’ın sırtını
sıvazlayan, liderini Türkiye’de“devlet
başkanı” gibi ağırlayan biz değil miydik?
Dünyanın başına bela
olan Taliban’ın, Sovyetler
Birliği’nin Afganistan’ı işgalinden
sonra ABD tarafından kurulduğunu ve
eğitildiğini çoktan unuttuk.
Komünizm tehlikesine karşı kurulan bu kanlı örgüt dünyanın başına
bela olurken, El Kaide sahneye
çıkarıldı emperyalizmin ağababası
tarafından.
Bunların sonunda hem Afgan hem de Pakistan
halkı, cemaatler, mezhepler,
aşiretler savaşının ortasında buldu
kendini.
Kin ve intikam duyguları alevlendi, köktendinci
terör örgütleri çoğalmaya başladı.
Biri bitti biri geldi ardından...
Eski Sovyetler Birliği bölgesinde “kırmızı-turuncu
karanfil devrimi” adı altında yapılan
operasyonlar, “Arap Baharı”na hazırlıktı aslında.
ABD
ve İngiltere’nin Irak’ı
işgali, demokrasi yalanı, sahneye konulan bir
oyundu, çok yazılıp çizildi...
Emperyalist güçlerin çıkar
amaçlı bu kanlı oyunları, demokrasi, temel
hak ve özgürlükler masalıyla yoksul
halklara yutturuldu.
İç savaşlar, oluk oluk akan kan...
Aslında bu saydıklarımın hiçbirisinden Türkiye sorumlu
değildir...
***
Emperyalist ülkelerin demokrasi getireceği sözüyle işgal ettiği
topraklar yoksul
güney dünyasıdır.
O ülkelerin hepsinde işgal sonrası iç savaşlar
çıkmış, kan gövdeyi götürmüştür.
Terör buralarda doğmuş, gelişmiş
ve dünyayı sarmıştır. 5 yıl önceye
değin IŞİDadında köktendinci bir terör örgütü
yoktu, onun gelişmesini sağlayan gruplar vardı...
Irak, Suriye, Libya,
Afganistan, Pakistan iç savaştan, kan gölünün bataklığından
kurtulamıyor... “En altta kalanın
canı çıksın” yöntemi bu saydığım ülkelerde yaşam biçimi
olarak görülüyor.
Çağdışı yok etme güdüleri, dış ülkelerden cihatçı
göçü, geçit yolu olarak Türkiye’yi
kullanmaları...