Toplum olarak duygularımızı, düşüncelerimizi
altüst eden olaylara vicdan
sahibi olanlar sessiz kalmaz...
Geçmişteki yaşanmışlıklar
ve bugün yaşananlar!
Ülkemizin sadece bir yıllık fotoğrafına uzun
uzun baktığımızda neler görüyoruz?
Bir nefret denizi...
Acılarımız dalga dalga.
Birbirimizi
yaftalayarak, ayrıştırıp ötekileştirerek “nefret”,
“intikam”, “şiddet”sarmalında yaşamaya çalışıyoruz.
Terörü elbet lanetliyoruz, bunun bir insanlık suçu
olduğunu yıllardır yazıp çiziyoruz.
İsterseniz şöyle biraz geriye gidelim ve çelişkiler
yumağı içinde olduğumuzu hep birlikte
görelim.
Bir dönem biri
diğerine “mürteci” öteki “darbeci” diyerek
ayrışmanın resmini çizdi...
Bugün geldiğimiz nokta başka...
Ezilenlerin, dışlananların
yanında duran, 12 yıl önce her türlü
baskıya karşın boyun eğmeyen, dik duruş sergileyen bir
bilim insanının başına gelenler
o fotoğrafta yer alıyor.
Hayatını insanlara adayan, hep ezilenlerin
yanında yer alan, mesleğinde yetkin, tıp alanında
tanınmış Prof. Dr. Şebnem
Korur Fincancı...
İki polisin arasında ve
gülümsüyor! İşkenceye, hukuksuzluğa uğramış
insanların güvence kapısı olan bir bilim
insanının gözlerinde hüzün var, acı var.
Suçu gazetecilerle dayanışması...
Bu dayanışmanın bedelini
tutuklanarak ödemeye hazır!
12 yıl önce sözde Atatürkçülerin hışmına uğramıştı bu
yurtsever bilim insanı...
Bugünse,
terörist, teröristlere yardım ve
yataklık suçlamasıyla karşı
karşıyaydı.
Özgür Gündem’le dayanışma amacıyla
düzenlenen “Nöbetçi Genel Yayın Yönetmeni” çağrısına
destek verdikleri için.