Aradan 24 yıl geçmiş... Ankara soğuk ve kar
altındaydı...
Günlerden pazar.
Bugün günlerden perşembe.
O sararmış defterde 24 yıl önce yaşanan alçak saldırıyı,
yazılanları, siyasetçilerin verdikleri sözleri
düşünüyorum.
Uğur Mumcu’yu kim öldürdü?
Dönemin İçişleri Bakanı İsmet Sezgin’in şu
sözleri beynime mıh gibi çakılmış:
“Eğer örgüt Türkiye kökenliyse en kısa zamanda katilleri
yakalarız... Örgüt dışarıdan gelmişse katili ya da katilleri bulmak
zor...”
Dönemin Başbakanı Süleyman Demirel, Başbakan
Yardımcısı Erdal İnönü “Bombayı koyan
caniler yakalanacak, bu bir şeref sözüdür” diyor.
Uğur Mumcu’nun cenaze törenine bir milyon
kişi katılıyor, Türkiye’de yer yerinden
oynuyor...
***
Kimdi bu katiller?
Aracına konan uzaktan kumandalı bomba, yıllar sonra ortaya
çıkarılan tetikçiler...
24 yıl önce de yazdım bugün de yazıyorum.
24 Ocak 2010 tarihinde yazdığım yazıdan bir bölüm:
“... Eğer Susurluk’un üzerine gidilip devlet içindeki ‘silahlı
güç’ ortaya çıkarılsaydı, bugün Ahmet Taner
Kışlalı, Musa Anter, Hrant Dink, Necip Hablemitoğlu, Mehmet Sincar,
Behçet Cantürk, Cem Ersever, Savaş Buldan, Hiram Abas, Medet
Serhat’ın katilleri bulunur öteki faili meçhuller
aydınlanırdı.”
***
Uğur’un, Muammer
Aksoy’un, Bahriye
Üçok’un, Ahmet Taner Kışlalı’nın
katilleri yıllar sonra bulundu.
Bulunanlar tetikçi köktendincilerdi...
Çoğu cinayetin üstü kapatıldı...
Devleti yönetenler bu alçakça cinayete kılıf buldular 24 yıl
önce:
“Kurşun atan da yiyen de kahramandır...”
1994 yılında TBMM Faili Meçhul Siyasi Cinayetleri Araştırma
Komisyonu’nun hazırladığı rapor Meclis Genel Kurulu’na indirilseydi
bugün Hablemitoğlu, Hrant Dink yaşıyor olacaklardı.
Kimse o duvardan birkaç tuğla çekemedi...