Ergenekon gözaltılarının başlayıp zirveye ulaştığı yıl 2008 ve 2009’du...
Cemaat ve Fethullah Gülen AKP iktidarının gözbebeği; özel yetkili hâkimler, savcılar, polisler kahraman ve efsaneydi...
Hedeflerinde Cumhuriyet gazetesi ve İlhan Selçuk vardı. İlhan Selçuk sabaha karşı evinden alınıp Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü.
Birkaç ay sonra Ankara temsilcimiz Mustafa Balbay...
Ardından muvazzaf subaylar, emekli generaller, eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, gözaltına alınıp tutuklandı.
Operasyonun en büyük destekçisi Zaman ve Taraf gazeteleriydi...
Düzmece belgeler, şeytanın aklına bile gelmeyecek yöntemler, itibarsızlaştırma...
Altı yıl önce yaşadık bunları...
Cemaat medyası, yandaş gazete ve televizyonların haberleri arşivlerde, unutmadık.
Dönemin başbakanı Erdoğan, Fethullah Gülen’e, Cemaate övgüler yağdırıyordu. Zaman gazetesinin dünyanın dört bir yanında ülkemizi gururlandırdığını, yurtiçinde ve dışında açılan okulların çok iyi eğitim verdiğini anlatıyordu.
Zaman gazetesine kayyum atandığı gün başörtülü “bacılarımız” polisler tarafından, gazlanıp yerlerde sürüklenirken altı yıl öncesini düşündüm...
Sonra Zaman’ın ve havuz medyasının attığı manşetleri...
Bakın ne diyorlardı:
“Odatv’deki belgelerden kaos planları çıktı... Bu mu gazetecilik?..”
Savcılık: “Gözaltıların gazetecilikle ilgisi yok; açıklanmayacak deliller var... Hukuktan kaçış planı tutmadı...”
Odatv kumpası, Cumhuriyet’e “darbeci yaftası” yapıştırılması, bu oyuna kimi liberallerin tam destek vermeleri...