Bir haftada CHP içindeki
fırtınaya ilişkin ikinci yazımı yazmak üzere yazı masamın başına
oturduğumda ben de Aydın Engin gibi
düşündüm:
“CHP’de yaşananları bilmişlik
edasıyla yazmak yanlış anlamalara neden olabilir
mi?”
Bildim bileli CHP, hiç gereği yokken, ülkemizin
önemli sorunları varken niye iç sorunlarını yetkili
kurullarda değil de medyada
tartışıyor?
Bu hep böyle olmuştur...
12 Eylül’ün ardından Bülent
Ecevit, parti içi tartışmalardan bezdiği için eşi
Rahşan Ecevit’le birlikte
DSP’yi kurup CHP’yle ilişkisini
kesmişti.
Belki 80’li yıllarda başlayan süreç önce
Necdet Calp- Aydın Güven
Gürkan’ın Halkçı Parti’yi kurması, 1983 seçimlerinde
ANAP’tan sonra ikinci parti olması, 90’lı yıllarda
CHP, SHP ve
DSP’nin üç ayrı parti olarak seçimlere
girmeleriyle sosyal demokrat oyların dağılmasını anımsamak
gerekir.
Aradan onca yıl geçmesine karşın dünü, bugünle
karşılaştırmak için siyasi tarihimize bakmamız
gerekiyor...
Çünkü seçmen CHP’nin parti içi tartışmalarının,
eleştirilerinin olmasına karşı değil. Elbet eleştiri
olacak. Ancak tartışmalar ve eleştiriler medya
aracılığıyla olmazsa kimse buna karşı çıkmaz...