24 Nisan 1942...
Çekoslovakya
Komünist Partisi’nin
önderlerinden Fucik, Gestapo’nun
düzenlediği bir baskında tutuklandı.
Pankrac zindanının karanlık bir hücresinde, dayanılmaz koşullar
altında tutuluyordu.
İşkence dolu günlerin ardından, 25 Ağustos
1943’te Nazi mahkemesi tarafından ölüm cezasına
çarptırıldı.
8 Eylül 1943...
Asılarak idam edildi...
Julius Fucik’in
kitabı, celladın ilmiğinin
gölgesi altında yazılmış az rastlanır yapıtlardan.
Prag’daki zindanın bir hücresinde gizli tutulmuş notlardan oluşan
bir günce değil
yalnızca Celal Üster’in
çevirisini yaptığı “Darağacından Notlar” (Yordam Kitap)
kitabı...
Hüzünlü bir
öykü... Başkaldırı, hayata
tutunmak...
Sigara kâğıdına gizlice yazılmış notlar olsa da, salt komünist bir
önder ve direnişçinin değil, aynı zamanda
bir gazetecinin, edebiyatçının
yüreğinde filizlenen sevgi...
Fucik’in hayata bakışı, yüreğinde var olan coşku, işkence
yapıldığında da idam edileceğini bildiği günlerde de hiç
bitmemiş.
Hiçliğin ve tozların üzerindeki vurgular, çürüyen paramparça olan
heceler, direnme gücü ve ölüme
inat umudu hep diri tutmak...
Fucik, faşizme karşı direnmenin, insan olmanın, boyun eğmeyip dik
durmanın anıtı...
Bir şiirsel tat, hüzün,
sevgi sözcükleri, kitabı okuduğum
saatlerde beni başka iklimlere götürüyor.