Hayatın kanlı ırmağında yıkanan, bizim çocuklarımızdı, sakın
unutma!.. Unutmagöğün altında bu
topraklarda yaşayanları...
Unutma zamanı, insanlığın erdemini, yoksulu,
ezileni...
Köle pazarlarını, çocuk
gelinlerimizi, aşiret düzenini, kör
inancı...
Söyleyeceklerime ister inan ister inanma, ama dinle!
Çağımızın bilinçli insanı, bencilliğini insanlığın değer ölçüsünde
tartarken, zamanın saatini
ayarlayacaktır bir gün mutlaka...
O gün çağdaş mantığı özümleyebilen kişinin zamanı da hiçbir
zamanzamaneleşmeyecek...
Çocuk ölümleri olmayacak!
Özgür düşünce hayat atlasında çoğalacak kendiliğinden...
Bağnazlık, din eksenli siyaset, ırkçılık gelişip hayatımızı
etkilemeyecek...
Değişen çok şey olacak...
Sümbül Dağları, Munzur
Ovası, Manyas, Bafa
Gölü, Miletos, Beş Parmak Dağları,
Çanakkale, Altınoluk...
Yurdumun dört bir yanı!
İnsan sevgisiyle yumak yumak, tarihin atlasında
kültürler coğrafyası olacak...
Acıları ve sevinçlerimizi mantığın süzgecinden geçirdiğimiz günleri
görecek çocuklarımız...
Bunun anlamını özümseyecek onlar!
Duygular hiçbir zaman körelmeyecek, alaca
şafaklar, gün doğumları aşkın,
sevdanın, sevginin, barışın
kardeşliğin çığlığı olacak.
Hayatın geçiciliği içindeki sürekliliğini algılayan bir toplum,
ezeni kıskıvrak yakalayıp ezilenden yana olacak...