Bugün köşemde sevgili arkadaşım Yılmaz Özdil’in Sözcü’de yayımlanan (2 Kasım 2016) yazısının önemli bir bölümünü (Elbet tümü önemli ama 3 bin 500 vuruşa izin var) yayımlıyorum.
***
Bir kitap bu…
Din Baronu’nun Kazları.
*
Hikmet Çetinkaya yazdı.
Tee 1997’de.
*
Din baronu, feto.
“Peki ya kazlar?” diye merak ediyorsanız… Feto’nun
çocukluğunda kazları varmış, feto onları çok severmiş, bir gün bu
kazlar Necip ağa ismindeki komşularının tarlasına girmişler, Necip
ağa kızmış, kazları dövmüş, kiminin ayağı kırılmış, kiminin gözü
çıkmış, feto’nun içi sızlamış, fakat komşusuna saygısı gereği tek
kelime etmemiş, aradan çok geçmemiş, havada bir bulut belirmiş,
Necip ağanın tarlasına öyle bir dolu yağmış ki, tarlada bahçede ne
var ne yok götürmüş, feto hayret içinde kalmış, çünkü köyde başka
hiçbir yere dolu yağmamış.
*
feto bu kazları anlatıyor, etrafındaki kazları inandırıyordu!
*
Hikmet Çetinkaya, feto’nun bu tür palavralarını sıralayıp, sinsi sinsi örgütlendiğine dikkat çekip, “Din Baronu’nun Kazları”nı kaleme aldığında… Türkiye’nin henüz fetodan metodan haberi bile yoktu.
*
Şeriat Pazarı’nı yazdığında 1997’ydi…
*
İrtica’nın Kara Yüzü’nü tee 2002’de yazdı…
*
Fethullah Gülen’in 40 Yıllık Serüveni’ni yazdı,
2004’te…
Fethullah Gülen’in 40 Yıllık Serüveni’nin ikinci cildini yazdı,
2005’te.