Bunca kötülük, bunca haksızlık karşısında ne yapacağını şaşıran insanlığın fotoğraf karelerinde çoğalması, şiddet sarmalında acıların çoğalması...
Hayatın yadsınamayan gücü...
Çocuksu yakarışlar, yitip giden günler, haftalar, aylar, yıllar...
İslam dinine olan inancını, özgür, insanca koşullarda, barış içinde yaşamak isteyen, milyarlarca inanmış Müslümanın, artık akıllarını başlarına devşirip dünyanın her yerinde en yoksul, yoksunlar arasında bedel ödeyenler olmalarını sorgulamalarının zamanı gelmedi mi?
Şöyle bir baktığımızda her yıl binlerce Müslüman ölüyor...
Ortadoğu coğrafyasında, Afrika’da ırk, mezhep, inanç, şeriat yorum farklılıkları yüzünden birbirlerini öldürüyorlar.
IŞİD’in kendi örgütlenme gücünü nasıl reklama çevirdiği göz önünde...
Hem insanlık dışı katliamların üzerini örtmek için “İslam Cumhuriyeti” adını kullanmasını reddedecek duyarlığı gösterecek, hem de Türkiye Cumhuriyeti’nin laik eğitim politikalarına dinsizlik yaftasını takarak, halen sorgulanamaz hukuksal devlet sorumluluğu kapsamında olan Cumhuriyetin eğitim ilkelerini katledeceksiniz...
Tek mezhep öğretisinin dayatması bir toplumu nereye götürür söyler misiniz?
***
Bölük pörçük sevdalarımız, içimizde büyüttüğümüz sevinçlerimiz darmadağın olmuş...
Havanın gizlediği uzak şarkıları özledik...
Savaş değil barış istiyoruz...
Ayrımcılıktan yana değil birlikten yanayız... Dünyada açlığın, hastalıkların
olmamasını istiyoruz...
Yasaklara karşıyız...
ABD Başkanı Trump’ın yedi Müslüman ülkenin yurttaşlarına uyguladığı yasak, din sömürüsü yapanları neden ilgilendirmiyor?
İran, Irak, Suriye, Libya, Yemen, Sudan ve Somali...
İran dışındaki ülkelerin tümünde mezhep, inanç çatışması var. Yine bu yedi ülkede demokrasi, temel hak ve özgürlükler yok.
Oralar şairin dizeleri gibi: