Paramparça olmuş
bedenler, ölüme yaslanmış bir
toplum, kana kan intikam duygusu, ölüm, gözyaşı, acı,
hüzün...
Boğazımıza
dek kan gölünün,
ırmağının içindeyiz hep birlikte.
Saatler durmuş, akreple yelkovan zamanın çok gerisinde kalmış;
silahlar, bombalar susmaz olmuş.
Duygularımızı anlatamıyoruz, insanlığı
savunuyoruz...
Neredeyiz, ne yapmak istiyoruz, farkında bile değiliz.
Tümceler düğüm düğüm, tabutlar sıra sıra...
Büyük medya, çokuluslu sermaye, Büyük
Ortadoğu Projesi...
Saklamaya, üstünü örtmeye hiç gerek yok, bu bir oyun, bir
tezgâh...
Kanla beslenenler, şahinler,
kartallar, sırtlanlar,
zebaniler, alçaklığın
gölgesindeyaşayanlar, temel hak ve
özgürlükleri çiğneyip geçenler.
O kanın içinde bir
boğulacaklar, hayatlarımızı çalanlar,
hırsızlar, katiller, canilerbunun hesabını
verecekler.
Parçalanan insan bedenleri üzerinden esip gürleyenler, sınır
boylarında Mehmet’leriöldürenler,
yoksul halkın çocuklarını birbirine düşürenler.
Hepsi bir gün mutlaka...
O kanlı alanlarda paramparça olmuş
bedenleri torbalara dolduranlar,
kör terörükoruyup
kollayan, besleyenler.
Her yerde kan var, parçalanmış bedenler...
Silahlar susmuyor, bombalar patlıyor, umutlarımız avuçlarımızın
içinden kayıp gidiyor çığlık çığlığa...
***
Kan gölünün, ırmağının içindeyiz hep birlikte...
Silahlar, bombalar...
Ölen canlar!
Kimi asker, kimi polis,
kimi savcı, kimi çocuk,
sivil...
Türk, Kürt...
Parçalanmış bedenleri veriyoruz kara toprağın altına...
Kanımız akıyor oluk!
Yakılan ağıtlar, gözyaşları...
Giden geri gelmiyor işte...