Güneş Alaçatı üzerinden kayboldu...
Hava serindi, deniz lacivert bir atlasa benziyordu...
lşınlar gizli bir sevinçle uyuyor gibiydi. Bedenler
aşkın içinde yeni buluşmalara hazırlanıyordu...
Bir genç kadın denize yakın mağaralarda ıslık çalmak istiyor,
Yorgo Seferis’e bir “merhaba” demek için
sabırsızlanıyordu:
“Hey kökteki, yapraktaki karanlık ürperiş! Ortaya çık, kalabalık
sessizlikte uyusun beden...
Biraz gülümse, gözlerinle konuş hiç zaman geçirmeden...”
Kendi kendine mırıldanıyordu...
Sanki, deniz kabuğunda kulağı uğulduyordu... Mutlu
muydu yoksa mutsuz mu?
Kadın, erkeğin gözlerine baktı o anda...
Erkek, kısık kısık konuştu:
“Mutluyum, ya sen?”
Kadın:
“Ben de çok mutluyum, senin yanında olunca!” Erkek, elinden tuttu
kadının...
Birlikte denize doğru yürüdüler...
Karşı kıyıda ışıklar yanmıştı, iskelede balıkçı
motorları görünmüyordu...
Erkek, “Sana bir şiir okuyayım mı?” dedi, gülümseyerek. Kadın,
“Uzun zamandır hiç şiir okumamıştın” yanıtını verdi.
Erkek kızdı:
“Daha dün gece okumuştum!”
Kadın:
“Aradan 24 saat geçti...”
Birlikte gülüştüler...
Eski ressamların gösterişsizce çizdikl...