Yağmur gece başladı…
Sabah uyandığımda hâlâ yağıyordu.
Bir öğretmen okurun yıllar önce İlhan
Selçuk’a gönderdiği mektubu okuyorum:
“Bugün çiçeklerin, ağaçların yüzü güldü. Benim de. Dört, beş aylık
ayrılıktan sonra ‘merhaba’ dedi yağmur. Sabah
kahvaltısında duydum şıpırtıyı; ama inanamadım. Çayımı kaptığım
gibi fırladım balkona. Gerçekten yağmur be… Yarın güneşli gök.
Doğal değil sanki yağışı. Bir gelip bir geçiveriyor yakında. ‘Hadi
biraz daha’ diyorum içimden. Islattı bayağı. Tozları yıkadı. Işıl
ışıl, pırıl pırıl her yer.
‘Çiçeklerin yüzü güldü’ dedim kardeşime.
‘Pamukların da ağladı’ dedi.
Doğru.
Gerçekten beyaz buluta döndü tarlalar. Pamuk
toplama zamanı gelip çattı. İşçiler yavaş yavaş akın etmekteler. Ne
yazacak görünümler olur bu koca ovada.
Öğleden sonra şimdi…
Balkonda yazıyorum…
Toprağın kokusunu özlemişim. Çiçeklerin gülüşünü
göresim var. Anam yağmurdan kaçırmış.
Masada bir sini dolusu ezilmiş kırmızı biber,
kokusu geliyor burnuma.
Yağmur yağdı tüm sevincim dışarıya vurdu bugün.”
Yazıyı okuyorum yağmurlu bir sa...