Pazar günü halkoyuna sunulacak
olan “Anayasa Değişikliği Kanunu” evet ve hayır
ekseninde nasıl tartışılmalı?
Türkiye’nin gerçek gündemi ve
değişiklik gerekçesi örtüşüyor mu?
Bu soruların yanıtını anayasa hukukçusu İbrahim Ö.
Kaboğlu Cumhuriyet’in Akademi ekinde
şöyle veriyor:
“Toplumsal güvenlik, iktisadi kriz ve genelleşen ağır insan
hakları ihlalleri, yürürlükteki anayasadan mı
kaynaklanıyor?
Gerçek gündem, anayasanın kendisi mi
yoksa ‘anayasal düzen’in
askıya alınması mı?
Anayasasızlaştırma süreci, 16 Ekim 2016 günü itiraf
edildi ve anayasa değişikliği için
düğmeye basıldı.
Vesayetçi anayasa, cumhurbaşkanının kökeni, hükümet
sistemi ve sayısı, Türkiye’nin deneyimi ve dünya
pratikleri gibi kavramlara dayanan genel
gerekçede ‘15 Temmuz 2016’da millet
iradesiyle oluşan iktidarı hazmedemeyen vesayetçi anlayış, başka
bir kisve ile başını kaldırmış’ deniliyor.
Soru: 15 Temmuz darbecileri, anayasanın hangi
vesayetçi kurumu ile devlete sızdı?
Bunun nedeni anayasanın âmir hükümlerini sürekli ihlal değil
mi?
Anayasa cemaatlere neyi vermeyi emrediyordu?
Türkiye’nin gerçek gündemiyle gerekçe örtüşmediği gibi,
yaklaşık 200 yıllık siyasal ve anayasal deneyimin üstüne
sünger çeken bir düzenlemenin gerekçesi olarak kabul
edilemez.”
***
Kaldırılan anayasal
kurumlar hangileridir?
Bu soruya şu yanıtı veriyor Prof. Dr. Kaboğlu:
“Hükümet doğrudan kaldırılıyor, hükümete ve
cumhurbaşkanlığına ait tüm yetkiler bir kişiye
veriliyor.
Aynı kişiye artı yetkiler de veriliyor. Bunlar
cumhurbaşkanlığı kararnamesiyledüzenlenecek.
Cumhurbaşkanı olan kişi aynı zamanda parti başkanı
olabilecek.
Bu bakımdan, aslında cumhurbaşkanlığı da kaldırılıyor.
Metinde de devlet başkanı ve devletin başı gibi ifadeler
kullanılıyor.
Kurullar yerine kişi, kurul kararları ve karma işlemler
yerine tek kişi işlemleri öngörülüyor... ”
Bir başka soru...