Kırık yıldızların altında kırılmış acılar
toplarken, sevginin akarsuyunu arıyoruz
hayatın derinliğinde...
Sen annesin, babasın, kardeşsin umutla umutsuzluğun o derin
çizgisinde.
Kaskatı kesilmiş sadece bakıyorsun...
Hayat nedir senin için, umut nedir, acı nedir söyler
misin?
Çağdaş demokrasilerde özgürlükler bir
vazgeçilmezdir gülüm. Özgür bir toplum çağdaşlığın
simgesidir.
Yine bir pazar sabahı işte...
Ben bu yazıyı cumartesi günü öğleden sonra yazarken
sen buğulu aynaların,
sönmüş alevlerin içinde
yitirdiğin oğlunu düşünüyorsun.
Kimisi sınır boylarında, kimisi yolda yürürken, kimisi kör teröre
kurban giderken...
Ağızlara kilit vurulmuşken...
Patlayan bir canlı bomba ya da bomba yüklü bir araç.
Ölenler, yaralananlar...
Bir cumartesi sabahı televizyonlarda haberleri izlerken, Ankara
yakınlarında bir ev, içeride canlı bomba iki kişi...
Polisin teslim ol çağrısına bombanın pimini çekerek karşılık
veriyor iki terörist, hayatları pahasına...
Ne için, kimin için?
Bunun nedeni çok açık. Ölüm mangaları, kanla
beslenenler...
Toplumu sindirmek değil midir terörün amacı...
Hayatın o inişli çıkışlı yolları, umutların kan gölünde
boğulması, 15/16 TemmuzFethullahçı kanlı,
ölümcül darbe girişimi...
Elbet kanlı darbe saldırısından sonra
geldi olağanüstü koşullarda yaşamak.
Buna kimsenin karşı koyduğu falan yok.
Aklıma gelen
soruya Umur Talu zaten
yanıtını vermiş:
“... Ancak darbeci paşaları, darbeci denen polis, savcı
ve hâkimleri filan İMC veya benzeri TV ile radyolar mı
koydu oraya?”
***
Fethullah Gülen’in kanlı darbe girişimini hem
ABD’ye hem AB ülkelerine iktidar tam olarak anlatamadı. Anlatanlar
iktidara muhalefet eden aydınlar, yazarlar oldu. Yabancı dilde
yazılar yazdı, darbenin vahşetini dünya kamuoyuna anlattı
hepsi.
Açık açık yazıyorum:
Fethullah Gülen
yıllardır ABD’de yeşil
kartla yaşıyor, CIA tarafından
kullanılıyor...
Rusya’da ve kimi Orta
Asya Cumhuriyetlerinde bu
yüzden kapatıldı okulları.
ABD’de devletin önemli bir kanadının Gülen’i
koruyup kolladığı biliniyor...
Gülen’in tüm dünyada kurduğu ilişkiler ağı, lobi çalışmaları
belli...
Türkiye’yi yönetenler bunu 20 yıl önce gördükleri halde hiçbir şey
yapmadılar, ülkemizde de Fethullah Gülen’e
toz kondurmadılar.
Türkiye yıllara yayılan Gülen algısını kırmak için hiçbir şey
yapmadığı gibi, o paşaları, savcıları, yargıçları, polisleri
devletin en duyarlı kurumlarında söz sahibi yaptı, neredeyse
yargıyı, iç ve dış güvenliğimizi onlara teslim etti.
“Herkes özgür olmadıkça kimse özgür değildir” özdeyişi
iktidar partisinin sloganıdır...
Temel insan hak ve özgürlükleri, insanlığın
yüz yıllar boyu süren savaşımları sonucu elde edildiğini unutacak
değiliz.
Biz var olan dünyanın bir parçasıyız. Üçüncü dünya
ülkesi değiliz. Özgürlüklerimizin düzeyini bu kanlı
darbe girişimine karşın yükseltmek zorundayız.
Bu yazdıklarımı iktidar partisi söylüyordu...
Bir toplumda en önemli
güven öğesi, toplumun içinde
yaşayan bireylerin kendi hak ve özgürlüklerine saygı duyulduğuna
olan inançları değil midir?
Demokrasi hoşgörüye dayanır...
Demokrasilerde medya özgürlüğü vardır...
Demokrasilerde hiçbir paşanın kafasından darbe yapmak düşüncesi
geçmez...