Bir toplum umutlarıyla, aydınlığın
kapılarının ardına kadar açık kalmasıyla geleceğin
türküsünü söyler...
Bir toplum umutlarını yitirdiği an, çocuklarının
gözlerindeki ışığın söneceğini, karanlıkların kin ve
nefret duygularını körükleyeceğini bildiği için
kaygılanır.
Nefretin, intikamın, ötekileştirmenin yeri olmamalı bir
coğrafyada.
Kaygıların yerini umut almalı...
İki haftadır yazdığım gibi bir felaketin,
katliamın kıyısından geri döndük...
Halkımız, polisimiz, darbeye karşı çıkan
askerimizin sayesinde.
Meclis içinde ve dışında olan tüm siyasi
partiler, sendikalar, demokratik
kitle örgütleri, dindarlar, emekçiler bu ülkenin
geleceğini karartmak isteyen FETÖ’cülerin darbe girişimine siper
oldular...
Geçmişi bugün yaşamak isteyenler amaçlarına ulaşamadılar. Ne
istedilerse alanların gerçek yüzleri belli oldu.
Yıllarca Fethullahçıların gerçek
yüzünü anlatmaya
çalıştık, Gülen’in demokrasi düşmanı olduğunu
yazıp çizdik ama ülkeyi yöneten hükümetlere
inandıramadık...
Şimdi bir umudun peşinden gitmek istiyor
toplum...
Daha ileri bir demokrasi, temel hak ve
özgürlükler...
Toplumu ayrıştırmadan bu birlik bütünlük
sürmeli, kardeş kardeşi düşman saymamalı,
özgürlüğe mavi sularda yelken açılmalı.
Siyasi partiler, kendi çıkarları için değil, halkın
gelecekte aydınlık sabahlara
uyanacağına bizlere inandırmalı.
Aklı, vicdanı özgür birey bunu ister, geleceği düşünür...
Darbeler bizi hep geriye götürdü, Türk İslam ve Kürt
İslam sentezi sarmalında bir ömür geçti...