Bazen oturup düşünürsünüz, tarihin sayfalarında hayatı ararsınız... Baskı, sansür, gözdağı, şiddet! Tarihin sayfaları yaşamın sayfalarıdır aslında kara gözlüm... Tarih kimi zaman dokunup geçer, kimi zaman ezip geçer farkına bile varmazsınız. Gönüllü kölelik, biat, kişiliksizleştirme tarihsellikten çok ruhsallıkla ilgilidir. Güçlülerin egemenliğine girmenin, onlara kölelik yapmanın özgürlükle bir ilgisi olamaz. Avrupa’nın “demokratik” diye adlandırdığı toplumlarında “basın özgürlüğü”nü nefret diline, ırkçılığa dönüştürenleri biz çok gördük. Tüm dünyanın ülkelerinde mağdurların sayısı çok olmuştur, onlar hep ezilmiş, toplumdan dışlanmıştır... Güçlülerin buyruğuna girmeleri için zorlanmışlardır... Özgürlük; salt tehditlerle, eli silahlı faşist tetikçilerle elinizden alınmaz, yasalarla da önünüze engel konulur ya da birey olan yurttaş “devletin sırları”nı açıklamaktan, zindana atılır... Bilmem tam anlatabildim mi mayıs çiçeğim, kırlangıcım, canım ciğerim... En iyisi sen özgür biçimde köle olmaya karar ver, seçilmişlerin adına kendini hükümdar olarak görenlere teslim ol. Hükümdar açıklasın: “Benim başbakan adayım falanca, oyunuz tek adaya... ” Sen milletin vekili olarak millete ihanet edebilirsin... Hiçbir sakıncası yok!