Tarihe not düşmek için - 4
“Hocaefendi”yi ben 1975 yılında
İzmir’in Kemalpaşa ilçesiyle Balıkesir’in Edremit ilçesi
yakınlarında kurduğu “Nur Kampları”nda tanıdım.
Gözden ırak, ormanlık alanlarda kurulan bu kamplarda
Fethullah Gülen, yaşları 8-15
arasındaki çocukları eğitiyordu.
1975 yılında ortaya çıkardığım bu kamplarda
yoksul Anadolu çocukları önceden hazırlanan bir program
çerçevesinde yetiştirilmeye başlanmıştı “Nur Kampları”nda.
Kamplarda, yaşları 25-30 arasında değişen “ağabeyler”,
“Atatürk düşmanlığı” aşıladıkları körpecik beyinlere şöyle
sesleniyorlardı:
“Ceberut devlet yıkılacak, şeriat
gelecek...”
Nur Kampları’nın “ağabeyleri”
üniversite öğrencileri ya da üniversitede görev yapan genç
asistanlardı.
Ege Üniversitesi Kimya Bölümü asistanlarından
Dr. Muzaffer Ayvaz, zeytinyağı
tüccarı Arif Çağan, Avcılar köyünden Ahmet
Ambarlı, tuğla fabrikası sahibi Osman
Aykut yakalandıklarında DGM savcılığında şu ifadeyi
vermişlerdi:
“Kampları düzenleyen Fethullah
Gülen’dir...”
Olay, 1975 yılı Temmuz ayında meydana geldi.
Biz o tarihte İzmir DGM Savcı Yardımcısı Edip
Özyörük’e gördüklerimizi aktardık. Böylece Fethullah Gülen
adını kamuoyu ilk kez duydu.
Şimdi aradan yaklaşık 20 yıl geçti. Çok satan
gazetelerimiz Fethullah Hoca’yı kamuoyuna tanıtmaya başladı. Biz de
Fethullah’ın açıklamalarını okuyup onu tanımaya (!)
başladık.
***
Fethullah Hoca, Hürriyet’e “Bir kere oy
verdim” diyor, Sabah’ta ise Nuriye Akman’a
“Hiçbir zaman oy vermedim” diye konuşuyor. Hangisinin
doğru olduğunu bilmiyoruz, ama tek bildiğimiz Gülen’in 1980 öncesi
Adalet Partisi’ni, 1980 sonrası ANAP’ı, şimdilerde ise DYP’yi,
dolayısıyla Tansu Çiller’i
desteklediğidir.
Fethullah Hoca sorulara pek içten yanıt
vermiyor. Her zaman olduğu gibi “takıyye” yapıyor. Örneğin
Turgut Özal’la tanışıklığını anlatırken 1977
seçimlerinde Özal’ın İzmir’den MSP adayı olduğunda onu
desteklediğini gizliyor.
Fethullah Hoca, Silahlı Kuvvetler’deki
Fethullahçı subaylarla ilgili olarak da şunları
söylüyor:
“Beni tanıyan insanlardır, değildir.
Camiye gelmişlerdir, vaaz dinlemişlerdir, değildir,
bilemem ben onu da. Belki askerin içinde de
ordunun içinde de bu denen şeylere inananlar vardır.
Bilemiyorum, öyle olduğunu zannedenler,
vehmedenler vardır. Bu manada bir Fethullah
yoktur. Fethullahçı yolu yoktur...”
Hoca, tıpkı bize gönderdiği tekziplerdeki
üslubu kullanıyor kendisine yöneltilen soruyu yanıtlarken. Yani
“takıyye” yapıp işin içinden sıyrılıyor...
Hoca, Müslüman kişi yalan söylemez, doğru
bildiğini söyler. “Vardır, yoktur, olmuştur” gibi sözcük
oyunlarına Müslüman kişi girmez.
Hocaefendi, düpedüz gerçekleri saklıyorsun; bu
yüzden cehennemde “cayır cayır” yanacaksın...
***
20 yıl önce Fethullah Hoca’nın Kemalpaşa ve
Edremit yöresindeki “Nur Kampları”nı ortaya
çıkarınca yer yerinden oynamıştı. Demokratik kitle örgütleri ayağa
kalkmıştı. Fethullah Hoca ise ortalıkta yoktu.
Dün bir kez daha 20 yıl önceki dizi röportajımı
okudum, çektiğim fotoğraflara baktım... Kamplardan çekilmiş bir
fotoğraf... Bir tabelada şunlar yazılı:
“İzinsiz girilmez...”
Altında ise bir başka yazı:
“İmam-Hatip Yüksekokul Talebelerini
Himaye ve Yetiştirme Derneği Kampı...”
İşte bu kamplarda 8-15 yaşlarında yoksul
Anadolu çocukları laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti düşmanı
olarak yetiştiriliyordu.
Aradan 20 yıl geçti ve bugünlere
geldik...
Fethullah Hoca güçlendi ve palazlandı.
Okulları, gazeteleri, televizyonları, radyoları ve dershaneleri
olduğu söyleniyor, yazılıyor.
Fethullah Hoca bakın özel okulları konusunda ne
diyor:
“Ben duygu ve düşünce itibarıyla
bu kurumları desteklerim...”
Olmadı Hoca, olmadı...
Bu okulların, dershanelerin arkasında kimler
var? Paralar nereden geliyor? Hakem heyeti denilen topluluğun
başında kim var. Ne iş yapar?
Onları açıklaman gerekir...
Şöyle bakalım Hoca:
“Bir emekli vaizin askeri liselerde,
polis koleji ve akademilerindeki ‘şeriatçı
örgütlenme’de adı neden geçer?”
Fethullah Hoca, Sabah ve Hürriyet’te kendisini
aklamaya çalışıyor...
Kim inanır buna?
Oyun içinde oyun...
Hedef, 2 bin yılıdır...
Bugün şeriat isteyenlerin tek amacı ordu ve
polis içinde, devlet kurumlarında iyice örgütlenip darbeyle Türkiye
Cumhuriyeti Devleti’ni ele geçirmektir...
Başka ne söylenir...