Demokratik toplumlarda ülkeyi yönetenler insanlara gözdağı vermez, onları korku tüneline sokmaz...
Korku ve demokrasi!
Acı ama gerçek, bu iki kavram günümüz Türkiyesi’nde yan yana geliyor, 7 Haziran seçimlerine 17 gün kala yasaların ve anayasanın koruması altında olan siyasi partilerin adaylarına, araçlarına, seçim bürolarına, il ve ilçe örgütlerinin binalarınasaldırılar oluyor.
Saldırılar kimi zaman bomba, kimi saman taş ve sopalarla...
Toplumu ayrıştıran, ötekileştirenler bu arada yalakalık değil gazetecilik yapmak isteyen medyaya saldırıyor alanlarda...
Yok paralel yapı, yok CHP, HDP, MHP, PKK işbirliği, terörist yaftalaması, muhalif ve yansız basını susturma çabası...
Bunlar olurken HDP’nin Adana ve Mersin’deki parti binalarının bombalanması...
Cumhuriyet, yine örnek alınacak bir gazetecilik yaptı, neredeyse yangın yerine dönen il binasının bir bölümünün fotoğrafını birinci sayfadan “alın size demokrasi”dercesine okuruna gösterdi...
Patlamanın olduğu saatlerde Cumhurbaşkanı RTE, Samsun’da “terör örgütü güdümünde siyasi örgüt” diyerek HDP’ye yükleniyordu...
Sanki İmralı’da Abdullah Öcalan’la masaya oturan salt HDP heyetiydi.
Milleti enayi sananların iktidarı tepetaklak giderken oluyordu bunlar...
Halkımızda balık hafızası vardı ya, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın o masada oturduğu unutulmuştu ya!