Çocuklarını, gençlerini, kadınlarını
sevmeyen bir ülke olduk... Onların yaşamlarını altüst
ettik, öldürdük, zindana attık.
Şafağın rüzgârı dağların tepelerinden yamaçlara, vadilere doğru
eserken onların gözlerinin içine
bakın ne istediklerini anlamak için...
Yangın merdiveni bile doğru dürüst olmayan
yurtlarda ölüme teslim ettik
onları.
Alevlerin içinde cayır cayır
yanarlarken sadece seyrettik. Kimilerini zindanlara
attık...
Sevmedik onları hiç...
Kadınları öldürdük sokak ortasında...
Öyle bir duruma geldik ki, bunlara alıştık...
Bulanık akan ırmaklara, yaşamın gizli
karanlığında bir kış sabahı seslenirken, acının orta
yerinde durduğumuzu fark bile edemiyorduk.
Yaşamın suç ortağıydık!
Bir düşün sarmalındaydık kış güneşinin altında. Yağmurlu, karlı
sabahlarda. Ayaz kirpiklerimizi
donduruyordu.
Perişandık!
Acılıydık!
***
Bir kısım erkekler, babalar, oğullar, nişanlılar, kocalar;
istatistiklere göre 2015’te 278, 2016’da 290
kadın ve genç
kızı öldürdü.
Son iki yılda 300 kadın
tecavüze uğradı.
Son bir yılda işlenen cinayet sayısı 3
bin...
Ölümlü trafik kazalarının sayısı nereden baksanız
700-800.
Öldük, öldürüldük sayısı ise 3 bin
800...
Bunların 400’ü çocuk...
Ne kadınları, ne çocukları, ne de gençleri seviyoruz...
7 Haziran’dan sonra ölen sivil sayısı
300...
Ölümlerle yatıp ölümlerle kalkıyoruz...
3 bin civarında intihar var benim ülkemde...
Yarısının intihar etme nedeni bilinmiyor...
Yaşamın derinliğini, sevginin yüceliğini çoktan unuttuk biz.
***
Yves Bonnefoy’un dizeleri gibi
hayat...
“Kaldırılan kol ve döndürülen kol
Ancak ağır başlarımız için eşzamanlıdır.
Ama bu yeşillik ve çamur çarşaflarını atın
Ölüm ülkesinden bir ateş kalır sadece.”
Önünde yağmuru sürüyen rüzgârın girdiği şehirler...
Sizi ancak o ülkenin eşiğinde aydınlatacak.
Zamana ayak uyduracaksınız.
Ve haykıracaksınız tüm gücünüzle...
Hangi solgunluk vuruyor seni, yeraltı ırmağı, hangi damar kopuyor
ki sende, yankılanıyor
düşüşün orada!
Ansızın tutuşuyor her şey...
Yüzün geri gidiyor.
Hangi artan sis saklıyor benden bakışını?
Usul gölge uçurumu, ölümün sınırını...
Sessiz kollar karşılıyor seni, başka bir kıyının
ağaçları.
Ölüm haberleri, kör terör...
İçimizde derinlerden gelen bir sızı...