15 yıl önce yazdığım bir yazıyı okudum dün sabah...
O yazımda soruyordum kendi kendime:
“Neyin habercisidir aşkın sessizliği, bize kim anlatır; nedir
ölümün adı?”
Aradan 15 yıl geçmiş, çok
şey değişmiş, bir aşk
biterken bir başka aşk
çiçeklenmiş yüreklerimizde.
Bir insan sevgisi, dayanılmaz bir acı içimizin en
derin
köşesinde yitirdiğimiz arkadaşlarımızın,
çocuklarımızın anılarına gömülmüş.
İnsanlığın çektiği acı, IŞİD terörü dalga
dalga yayılırken, aşklarımız, sevdalarımız artık eskisi
gibi avuçlarımızda
yeniden filizlenmiyor.
Radikal Sünni İslam devletinin temsilcisi olduğunu söyleyen örgütün
terör, korku, şiddet sarmalı karşısındaki çaresizlik, denizin
dalgalarını anımsatıyor.
Emperyalizm, küresel
güçler, Ortadoğu’da denge hesapları yaparken
Rusya devreye giriyor, Türkiye ise bir çıkmaz
sokağa doğru sürükleniyor.
Bir yanda BM, NATO öte
yanda Almanya,
Fransa, İngiltere, Suudi
Arabistan, Körfez ülkeleri, ABD
ve Rusya...
Havadan bombardıman...
Peki karadan ne yapılacak?
Emperyal güçler, Türkiye’ye “Haydi sen
önden yürü aslanım, biz arkadan
geliriz” diyecekler...
Türkiye böyle bir durumda.
İçeride terör belası, komşularda iç savaş...
Birileri diyor ki:
“Kaldırın HDP milletvekillerinin dokunulmazlığını, atın
içeriye onları, kapatın partilerini...”
***
Irkçı, kafatasçı bir zihniyet!
Her Kürt
yurttaşımızı potansiyel terörist olarak
görmek, ayrıştırmak, ötekileştirmek!
Bugün yaşadıklarımız insanlık tarihinin kanlı sayfalarında yer
alacak, acıları yüreğimize kazınacak...
Emperyalizmin sahneye koyduğu bu “insanlık
dramı”, tüm kepazelikler, kötülükler o zaman
lanetlenecektir.
Ölümler ve katliamlar...
Sanıyoruz ki hepsi unutulacak!
Suruç, Ankara, Paris
katliamı,
ölümler, terör...
Biz demokrasiyi, özgürlükleri tartışıyoruz sabah akşam. Gelin bir
de faşizm nedir onu konuşalım.
Güçlü bir milliyetçilik
eğiliminin sonu
faşizme gider...
Faşist rejimlerde, temel hak ve
özgürlükler yoktur.
Televizyonlarda “başkanlık” tartışmalarını izleyenler,
ABD’den örnek verenler acaba o sistemin daha önceleri Güney Amerika
ülkelerinde değişik bir biçiminin nasıl işlediğini görmediler
mi?