Bazen kelimeler yetersiz kalır yazı
yazarken.
Duygular
karmakarışıktır.
Gazetede haberi okurken kelimeleri alt alta
koyup kendi kendime soruyorum:
“Bu acı,
bu gözyaşı ne
zaman sonlanacak!”
Alçak, hain terör
örgütü PKK, 23 yaşındaki Necmettin Yılmaz’ı
hayat ağacının dalından kopardı.
Oysa
onun umutları vardı, sevdası, aşkı…
Dünyaya bakışı…
Necmettin’i eli kanlı PKK terörü
vurdu…
Geride yaslı
bir anne, baba,
bir sevgili, yarınları için
yüreğinde taşıdığı umutlar...
Baba Hamit
Yılmaz Hürriyet’ten Gülden
Aydın’a anlatıyordu, teröre kurban giden gencecik
bir öğretmen olan
oğlu Necmettin’in öyküsünü.
Şimdi ben onun öyküsünü bir köşe yazısına
sığdırırken, elim ayağım titriyor.
Kelimeler yetmiyor, tümceler birbirine
karışıyor.
Hamit Yılmaz
diyorki:
“Ülkemizdeki bu ateşin
bir an önce söndürülmesini
istiyorum. Kimin elinde güç
varsa elini taşın altına
koysun.
Anaların, babaların
yürekleri yanıyor.
Neden oluyor bu
terör?
Benim çocuğumu
öldürenleri ne Kürt ne Türk
sıfatına koyabiliyorum. Rabbim ne
yaratmış diye
utanıyorum.
Benim oğlum vatanına,
bayrağına bağlıydı. Elinde
kaleminden başka neyi vardı
oğlumun? Amacı o bölgenin
çocuklarının eğitim
seviyelerini yükseltip ekmek sahibi
yapmaktı. Bu ateş bizi değil
ülkemizi yakıyor.”
***
Necmettin Öğretmen’in kaleminden başka
kitapları vardı,
defterleri, gitarı…
Bir de yeni aldığı
otomobili…