Baskıcı rejimlerin boy verdiği bir dönem, özgürlük karşıtı
gelişmeler, aşırı sağcı,ırkçı siyasal
partilerin yükselişi ve Büyük Britanya’nın
halkoylaması sonucu Avrupa Birliği’nden kopuşu...
Bundan
sonra AB ve İngiltere arasında
nasıl bir ilişki yaşanacağı, sürecin nasıl sonuçlanacağı belli
değil.
Belli olan ve gözle görülen yaşlı kuşağın,
aşırı sağcı, kafatasçı, yabancı
düşmanıpartilere karşı sempatiyle bakması...
Özgürlük karşıtı demokrasiler eğer AB ülkelerinde iktidara gelirse
AB’de tüm siyasal dengeler altüst olacak, özgürlükçü demokrasinin
önü kesilecek.
Özgürlük karşıtı demokrasilerin önünü açmak için adları geçen
kişilere baktığımızda
başı Marine Le
Pen çekiyor.
Çok tehlikeli ve vahim bir
yol ayrımı gözüküyor nereden
bakarsanız bakın...
Marine Le Pen’e bu otoriter rejimlere giden uçurumlar
vadisinde Boris Johnson, Geert
Wilders, Nigel Farege,
Donald Trump yol arkadaşlığı
ediyor.
Saydığım bu adlar vahşi kapitalizmin güler
yüzü küreselleşme, sömürü,
emperyalizm sarmalının savunucuları.
Avrupa’nın gözde liderleri, kan, gözyaşı, emek üzerinden bir yol
haritası çizip yoksul halkları birbirlerine kırdırmak için yarın
daha çok kan akıtmaya çalışacaklar.
Demokrasi çıtası aynı yerde
kalmayacak, sendikalar hepten güçten
düşecek,sermayeemek çelişkisi daha da
derinleşecek.
Barışın yerini savaş alacak!
***
Kuşaklar arasındaki çatışma öteden beri var olan bir gerçekti. Bu gerçek son yıllarda AB ülkelerinde ivme kazandı. Aşırı milliyetçi, ırkçı, kafatasçı siyasal partiler yaşlı kuşağın gözdesi olmaya başladı. AB Avusturya’da ırkçı partinin iktidara gelmesini engelledi. Almanya’da bir ırkçı, faşist partinin kurulması yasalarla engellendiği için pek umursanmadı...