Bir zamanlar AB kapısını açmak için çabalıyor, demokrasiden,
temel hak ve özgürlüklerden söz ediyorduk...
Artık unuttuk tüm bunları.
Ne yeni bir anayasa, ne insan hakları...
Terör belası yeniden karşımıza çıktı, oluk oluk kan aktı.
Sur’dan, Nusaybin’de birer ikişer şehit haberleri içinizi acıtmıyor
mu?
Vatana feda edilmiş yoksul hanelerin çocukları onlar.
Kimi uzman onbaşı, kimi uzman çavuş, kimi polis...
İki ateş arasında kalan sivil halk, Sur’da teslim olan üç terörist,
yıkılmış evler...
Görüntüleri seyrediyorum. Bir savaş var sanki savaş uçakları
havadan bombalamış o ilçeleri...
İç barış sürecinden savaş sürecine geldik.
Bir anlamda hayatı durdurduk, binlerce yıllık tarihin, uygarlığın,
sevginin boy verdiği toprakları kanla sulamaya başladık.
Sağımızda PKK, solumuzda IŞİD terörü.
Ortadoğu’da yaşanan nedir, terör ülkemizde hangi koşullarda
böylesine güç ve ivme kazandı?
Türkiye’de iktidarların izlediği Irak-Ortadoğu kapsamında Sünni
İslam Cephesini güçlendirme, destek politikaları başta AB ülkeleri
olmak üzere ABD, Rusya ve İran’ı rahatsız etmiyor mu?
Nedense bu konular hiç konuşulmuyor, tartışılmıyor. PKK, IŞİD, El
Nusra bölgede hangi ülkelerin taşeronluğunu yapıyor?
29 kişinin yaşamını yitirdiği son Ankara katliamı için hükümet
anında nasıl olur da ad vererek “PYD’nin eylemidir” dedi.
Üç gün sonra TAK açıklama yaptı:
“Eylem bizim işimizdir!” Türkiye’de istihbarat yine sınıfta kaldı
ama ülkeyi yönetenlerin umurunda bile değil.