Bazen en sıkı dostumuz oldular
bazen düşmanımız...
Nasıl oldu diye
düşündük, sağa döndük sola döndük,
sonra özür falan diledik.
Kim dost kim düşman orası belli değil...
Almanya “soykırım” deyince düşmanımz
oldu, mülteci sorunu,
al gülüm ver gülüm hikâyesi, “Haydi gel barışalım, İncirlik’te
uçaklarınıza yer açtık” çağrısı...
12 Eylül Anayasası’nın üzerine kurulmuş bir
yönetim biçimi, yasaların yok
sayılması, Balyoz mağdurları,
kumpas, paralel devlet...
Eski ortağın polisi, savcısı, yargıcı, medyası...
Derin dostlar şimdilerde düşman.
Birlikte yürümüşlerdi o yollarda, yağmurda
ıslanmışlardı ya!
Hey gidi günler hey!
Eski dostlar darbeci oldu...
Akıl oyunlarının bile almayacağı bir süreçten geçerken, eski
düşmanımız İsrail “en yakın dost”
olurken gel de “Mavi Marmara”yı
düşünme...
Yumun gözlerinizi, o İsrail komandolarının gemiye girişini
anımsayın...
Kuşadası Limanı’nın İsrailli
işadamı Ofer’e bir çırpıda
verilişini, Tüpraş’tan
yüzde14.75 pay kapışını düşünün.
Ofer adlı muhterem, “Mavi Marmara”yı basıp masum insanları
katleden komandoların eğitim verildiği okulun sahibi değil
miydi?
Zamanında bu konuları derinliğine yazıp çizdik,
üstelik Gülen’in ABD’den
yaptığı açıklamayı eleştirdik...
Gülen ne diyordu:
“Otoriteden izin alınması gerekiyordu!”
Otorite İsrail’di...
Zaman hızla akıp gidiyor...
Düş kırıklıklarımız, yiten canlar, acılar...