Güzel ülkemin üç bir yanı denizlerle çevrili.
Dağların doruklarından yeşil
fışkırır,
denizlerinden mavi...
O zaman sormak gerekmez mi:
“Bu yağma, talan niye, kimin için?”
Nedenini bilmeyen yok...
Soygun ve vurgunun yaşam
biçimi olarak göründüğü günümüzde çalmayana, yağmalamayana
“enayi” diyorlar.
Çünkü devlet bastırıyor:
“Yağmala, çal, hırsızlık yap, bu memleket sizin!”
Bodrum ve çevresinde 61 koy
ve bük yağmalanmış. 18’i yapılaşma
nedeniyle yok olmuş.
Sıra Çökertme Koyu’na
gelmiş.
Ege ve Akdeniz’de 239 koy ve
bük yapılaşma tehlikesi altında...
Cennet koylar, bükler, o mavi
derinlik hayatın kendisidir.
O hayatı elimizden almak istiyor sömürü düzeninin
soyguncuları.
Tek amaçları ceplerini doldurmak, ağaçları
katletmek, koylara moloz dökerek oteller yapmak.
Onlar için doğa, havada kanat
çırpan kuşlar,
koylar, bükler,
dağlar, ovalar hiç önemli
değil...
70’li yıllarda koylar, bükler
değil ormanlar yağmalanıyordu Ege’de.
O güzelimkaraçamlar,
gürgen ve palamutlar...
Oralara satsuma fidanı diken orman genel müdürünü
tanıyorum...
Yer
İzmir’in Gümüldür yöresi...
Orman genel müdürü çam
ağaçlarını kesip yerine satsuma
fidanı dikerken, köylüler ormandan kurumuş ağaç
dallarını alıp götürmek istediğinde yakalanıyordu zaman zaman.
***
Köylüler o yıllar yürürlükteki yasalara
göre ölüm cezası istemiyle
yargılanıyordu orman memurlarınca
yakalandıklarında...
Karaçam, gürgen, palamut gibi ağaçları katleden orman genel
müdürünün mirasçıları, şimdilerde sökmüşlerdir belki satsuma
bahçelerini. Oraları konut yapıp satmışlardır belki...