Maviye boyanmış bir gökyüzü...
Aldığım notları okuyorum, dün ve bugünü düşünüyorum, hayatın dingin
akan suyunda bir bilinmezliğe doğru
yürüyorum...
Ölümden değil hayattan söz etmek istiyorum,
çiçeklenmiş bir yürek, gülümseyen çocuk gözlerini
arıyorum.
Bilinçaltına işlenmiş kuşkular, çağdaşlık görüntüsünün birbirine
karışması, ortaya kördüğüm olmuş bir sorunu çıkarıyor gibi geliyor
bana.
Düşünüyorum, eski notlara bakıyorum, yarım kalmış
yazılara:
“Çağımızda eski dönemlerin düşmanlıkları aşılıyor, töreler
etkisini yitiriyor, özgür aşkların yaşanmasına yeşil
ışıklar yakılıyor...”
Ölümsüz bir sevdayı
düşünüyorum; Silvan’da, Silopi’de, Halep’te, Ankara’da,Paris’te
hüznün gölgesinde dolaşıyorum.
Silvan’da yaşanan o yangın, birer birer düşen
fotoğraflar, ellerinde spreylerle delik deşik edilmiş
evlerin duvarlarına yazı
yazan yüzleri maskeli özel harekât
polisleri....
Duvar yazıları içimi acıtıyor:
“Kurdun dişine kan değdi korkun”, “Türkün gücünü
göreceksiniz”, “Kızlar geldik bulamadık”, “T.C. Özel
Tim.”
Ölümsüz bir sevda,
sevgi, kardeşlik duyguları yok
olmuş oralarda.
Dağ taş, kurtlar vadisinin kudurmuş haline dönüşmüş
sanki!
Her Kürt yurttaşımızı potansiyel
terörist olarak gören bir zihniyet egemen güvenlik güçlerinde.