Adalete güven duygusu
kalmamış, hukukun üstünlüğü ilkesi çiğnenmiş,
demokrasi ve özgürlükler rafa kaldırılmış...
Bir ülke düşünün ki tüm duygularını, değer yargılarını tümden
yitirmiş...
Medyada uçuşan sözcükler, deyişler, bitmek tükenmek
bilmeyen kadın ölümleri,şiddet
sarmalı, kapı komşumuz olan cihatçılar.
Kan davası!
Töre cinayeti!
Cemaat!
Tarikat!
Vahşet!
Uyutulan, gözleri bağlanan
bir toplum; işçi ölümleri, sömürü
düzeni, hırsızlık, yolsuzluk...
Bir haftada öldürülen kadın sayısı beş...
Aydınlanma devrimine karşı çıkıp Türkiye’yi ortaçağın
karanlığına götürmek,kadınları öldürerek ilkelliği tüm
yaşadığımız coğrafyaya yaymak; oruç tutmuyorlar gerekçesinin
arkasına sığınıp dizi oyuncularına saldırmak...
Laik, demokratik Cumhuriyetin temeline dinamit koyup
patlatmak, Türk-Kürt; Sünni-Alevi
ayrımcılığı yaparak siyasal rant
sağlamak...
Cehalet dizboyu oldu ama gören falan yok!
Öyle 40-50 yıl önceye falan
gitmiyorum, 20-30 yıl
önceye...
Bir bakın ne görüyorsunuz?
Aşiretlerin, cemaatlerin başı erkeklere... Erkekler, kadınlara
hangi partiye oy vereceklerini söylediler 7 Haziran
seçimlerinde...
Bu yetmedi, erkekler
kadınların kimliklerini alıp sandığa
gittiler, oy kullanmak için...
Sandık kurulu üyeleri “hayır olmaz” deyince ortalık kan
gölüne dönüştü Şanlıurfa’da...
Ey benim dağlarına, ovalarına, ırmaklarına kurban olduğum
memleketim, ey canım insanım.