Tarihe not düşmek için - 13
Tankların Sincan’dan
geçmesinden sonra olup bitenleri izliyor musunuz?
DYP’liler koro halinde “laiklik”
üzerine her ortamda konuşuyorlar.
Diyorlar ki:
“Biz laiklikten asla ödün vermeyiz.
Eğer RP bunu yaparsa hükümeti
bozarız...”
Acaba kim kimi kandırıyor? Kandırılan, toplumun
demokratik dinamik güçleri...
Refah Partisi’nin
“ekmeğine yağ süren” DYP’Ii ve
ANAP’lılar değil miydi? Milli Eğitim
Bakanlığı’nda, emniyet örgütündeki “şeriatçı yapılanma” bu
iki partinin desteğinde olmamış mıydı?
RP’nin DYP’yi teslim aldığı
bir gerçekti. Devlet için de en geç bir yıl içinde “şeriatçı
örgütlenme” tamamlanacaktı...
O zaman ne olacaktı?
Sıra Türk Silahlı
Kuvvetleri’ne gelecekti...
RP her şeyi çok önceden planlamıştı.
Mustafa Kemal Atatürk ve
arkadaşlarının canlarıyla, kanlarıyla kurduğu laik demokratik
Cumhuriyeti ele geçirmek için yapılacak işler belirli bir zaman
birimine bağlanmıştı. Türk Silahlı Kuvvetleri’ne el atıldığında
“şeriata giden yol”da hiçbir engel kalmayacaktı. O nedenle
de Refah kendilerine yakın subaylarla öteden beri ilişki içindeydi.
Ordu içindeki Nurcu subay ve astsubaylarla “dirsek
teması”nı öteden beri sürdürdüğü de bir gerçekti...
Türk Silahlı Kuvvetleri’nde örgütlenmesiyle
tanınan bir tarikat şeyhiyle, söylenenin tam tersine yakın ilişkiye
girdiği belirtiliyordu Refah Partisi’nin. İlk aşamada Hava
Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ahmet
Çörekçi’yi emekli etmek için çok önceden DYP
kanadıyla işbirliği bile yapılmıştı. O tarihte tarikat şeyhi,
Orgeneral Ahmet Çörekçi’yi harcamak için şu savı ortaya
atmıştı:
“Darbe yapılacağı duyumları
alıyoruz...”
Tarikat şeyhi bu durumu sadece
üç dört gazeteciye açıklamış, bu gazetecilerin daha sonra birileri
tarafından kulağı çekilmişti...
Acaba tarikat şeyhi niçin Orgeneral Ahmet
Çörekçi’yi hedef seçmişti?
Nedeni açıktı. Çünkü tarikat şeyhi yıllardır
Eskişehir Hava Üssü’nde özellikle
astsubayları çok iyi örgütlemişti. Bekâr astsubayların ev
kiralarını bile o tarikat şeyhinin adamları ödüyordu. Atatürkçü ve
yurtsever olarak bilinen Orgeneral Ahmet Çörekçi’nin Hava
Kuvvetleri Komutanlığı’na getirilmesi,
tarikat şeyhinin canını çok sıkmıştı...
***
Ne şeriat istiyoruz ne de
askeri darbe!..
Ama Türkiye’de şeriatın giderek ivme
kazandığını görmemek ve tepki göstermemek safdillik olur. Kimi
meslektaşlarımız ve aydınlarımız,
şeriatın ayak seslerini Sincan’daki olaya kadar görmezlikten
geldiler...
Hatta kimi aydınlarımız şeriatçılarla
“demokrasi” adına uzlaşmak istediler.
Onlarla uzlaşıp birlikte yaşamanın yollarını aradılar.
Biz ne dedik yıllardır bu köşede?
Şunu:
“Şeriatçılar demokrasi düşmanıdır,
bunlarla uzlaşılmaz...”
Bakın şimdi şeriatçılar gerçek yüzlerini
gösterdiler ve “Biz demokrasi istemiyoruz,
uzlaşmadan yana değiliz” diye açık açık yazmaya
başladılar...
İşte bir şeriatçının köşesinde çıkan yazısından
bir bölüm:
“Hatır için demokrat görünmek
sahtekârlık olurdu. Çünkü ben kuldum. O
vatandaştı. Ben ilahi nizama inanıyordum; o
beşeri düzene inanıyordu. Hangi noktada buluşacaktık?
Demokrasiyi kökten reddetmek benim için bir iman ve
itikad meselesiydi...”
Şeriatçı açık açık neyi
amaçladığını, laik demokratik Türkiye Cumhuriyeti’ne nasıl
baktığını anlatıyordu yukarıdaki açıklamasıyla. Ama bizim
meslektaşlarımız bu kişilerle uzlaşmak ve
anlaşmak için nedense çaba göstermeyi demokrasi
bilinci sanıyorlardı...
***
Şeriatçı basın aylardır
Türk Silahlı Kuvvetleri’ni “din düşmanı” olarak gösteren
yayınlar yapmıyor mu?
Yapıyor!..
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İsmail
Hakkı Karadayı’ya “Konuş Karadayı” diye tehdit
savuranlar, Tuğgeneral Doğu
Silahçıoğlu’nu “Cami yıkıyor” diye yalan
haberlerle “şeriatçı güçlere” hedef gösterenler
dün de şu başlığı attılar:
“Demirel’den camiye
tavır...”
Şeriatçılar, RP desteğiyle bir askeri darbe
kışkırtıcılığı yapıyorlar. RP’nin amacı “vuruşarak” DYP
ile ortaklığı bozup erken seçime gitmek. Bunun
için toplumu ikiye bölmeyi amaçlıyorlar...
Göreceksiniz bir süre sonra “bir şeriat
fişeği”ni daha ateşleyip ortalığı yeniden
karıştıracaklar...
RP’nin taktiği toplumu bölüp şeriata giden yolu
açmaktır...
Türkiye’de demokrasi yanlısı hiç kimse darbe
çığırtkanlığı yapmıyor. Ama herkes Türkiye’de şeriatçı yapılanmayı
varoşlardaki şeriatçıların “silahlı milis
kuvvetleri” oluşturduğunu görüyor. Onun için, şeriatçıların
Sincan’daki tankların geçişinden sonra “demokrasi
çığlığı” atmalarına da kimse
inanmıyor...
Biz ne şeriat ne de darbe
istiyoruz.
İsteğimiz, demokratik güçlerin
şeriata karşı uyanık olmasıdır.