Havada iyot kokusu vardı...
O saatlerde bir kadının gözbebeklerinde kuşlar kanat çırpıyordur
havada. O saatlerde derin sabahlar
hüznün rüzgârını götürür uzaklara.
Kaskatı kesilmiş kumsallar bir gönül erincini
saklar, nemli karanlıkların başladıkları yerde.
O sırada mavi gök altında yürürken, ince bir sızıyı
hissedersiniz, savaş
çığlıklarını duyarsınız.
Bir çıkmaz sokaktasınızdır, bilinmedik adları sıralamaktan
yorulmuşsunuzdur.
Yine akşamlar yitiyordur, anlatılması güç
öykülere gebe...
Eski nefret ve yanılgılar...
Nereden başlıyoruz, nerede
soluklanıyoruz?
Baskı, şiddet sarmalı, aymazlık.
Temel hak ve özgürlükler, zindanlar, sabahın ayazında duyduğumuz
türküler, denizin kaygısız
maviliğinde yitip giden beklentilerimiz.
Duygularımız paramparça, düşüncelerimiz karışık...
Siz yeni yeni anlıyordunuz aşkın yaşamı çoğaltmak olduğunu.
Gözlerimiz hep kapalı.
Balzac’ın köleleştirici ve hükmeden aşkı değil
istediğim, özgürlüğün bilincinde
olma tutkusu...
Bak, bir şeyler fısıldıyor eski zaman saati, bak her yer
kaskatı...
Siz yeni anlıyorsunuz aşkın hayatı çoğaltmak olduğunu.
***
O, son gece fırtınasından önceki buluşma, ayrılığın o gizemli
hüznünü çiçeklere bırakıp taşıyor işte.
Hani insanı yaşatan kelimeler vardır, hani yunmuş
arınmış sözler...
İsterseniz sıcaklık diyelim, güven diyelim.
Mesela aşk, eşitlik, özgürlük kelimesi gibi Paul
Eluard’ın dizeleriyle bizi selamlayan:
“Çocuk kelimesi gibi, insanlık kelimesi gibi...”
Çocuk olmak, insan olmak...
Korkuları yaşatan, korkularla
yaşayanlara baktıkça, aymazlığın fotoğrafı çıkıyor
bir kış sabahında.
Umut kelimesi var, özlem
kelimesi...
Çocuklar var, babalarını bekleyen...
Korkanlar var sevgili Musa
Kart kâğıttan, kalemden, boyadan, fırçadan,
karikatürden...
Bilin ki yalnız değilsiniz...
Yüreğimiz sizinle...
Çocuk kelimesi gibi, insanlık kelimesi gibi...
Silivri’de PEN üyelerini jandarma
durdurdu...
PEN üyesi dünyaca tanınmış yazarlar tarafından imzalanmış
mektupta, Türkiye’de ifade
özgürlüğüne ilişkin baskılar gündeme getirildi, insan
haklarını koruma konusundaki yükümlülüklerin uygulanması
istendi.
PEN üyeleri şöyle seslendi:
“Kendi köşemizde boş boş oturmayacağız. Siz yalnız değilsiniz, onun
için yazıyoruz. Bu süreçte sessiz kalmayacağız.”
***