Hava soğuktu, kaloriferler yanmıyordu...
Bir genç kız düş kuruyordu pencereden kararan göğe bakarak...
Diyordu ki:
“Israr ediyorum, benim hikâyemi yanlış yazdınız...”
O kara gözlü, kara saçlı kız, Wystan Hugh Auden’i
okumuş muydu yoksa?
Kimine göre ufak bir çocuktur aşk, kimine göre bir kuş...
Genç kız o gün ne denli heyecanlıydı, ne denli uçarıydı kim
bilir?..
İşte o anda yüreğinde bir şeyler koptu. Kendini bir bilinmezin
içinde buldu...
Gerard de Nerval, genç kızın yazdığı pusulayı
okudu.
Siyah saçlı, siyah gözlü kızı bir yerlerde görse tanıyabilir
miydi?
Kızın yazdığı pusulayı okudu:
“Israr ediyorum, benim hikâyemi yanlış yazdınız. Görüşmek
üzere...”
Müzik kutusuna Weber’in bir kasedini koydu... Hava
soğuktu, kaloriferler yanmıyordu...
Genç kız üşüyordu...
Belki kurduğu düşte “o adam” vardı. Belki Gerard
de Nerval’in camları kızıla çalan renkleriyle yanıyordu...
Aynı anda bir başka mekânda Nerval, ay ışığında şiir yazıyordu:
“Kömür gözlü bir kumral en üst pencerede; Eskidir geçmiş zaman
esvapları eski. Görmüşlüğüm var bu kadını; ama nerede?
Hatırlıyorum, başka bir hayatta belki...” Zaman ne denli çabuk
geçiyordu...
Hüzün ve sevda bir akşamüstü kendi türkülerini söylüyordu.
Rainer Maria