Bu son yaz farkında mısın?
İncecik parmakların saçlarımda dolaşırken, gözlerin
Marie’den, Catharine’den daha
kıskanç...
Öpüşlerin hoyrat!
Çok vahşisin hem de çok!
Gökyüzlerini tutmuş çanlardan kopan bir fırtınaya benziyorsun.
Kadehlerde alev alev yanan şarap gibi titriyorsun...
Sen Guillaume Apollinaire’nin
şiirlerindesin, sen sarhoş Ren Nehri’nin kıyısında dolaşan gece, ay
ışığında parlayan bir perisin...
Bütün sarışın kadınları yanıma getirin, coşku dolu şarkılarla dans
etsinler...
Kıskan onları!..
Güzelim, esmerim, aşkım benim...
Çalan çanları dinle bir iki!
Bizi kimse görmez sanıyoruz ya!..
Şu çılgınca seviştiğimizi!
Unutma bu son yaz. Perdeleri çek kimse görmesin.
Kapıyı sürgüle, ışıkları söndür, mum ışığı yeter bize.
Aşkın senfonik şarkısını dinlemek istiyorum bu gece. Uzun uzun
öpüşmelerin derinliğinde kızların çığlıklarını yansıt bana.
Aşkım benim, esmerim, karam, kapkaram...
Bu gece kov tüm sarışın kadınları, tüm masal kahramanlarını
ay ışığında sakla ne olur!..
Aşk bu, akan su gibi akıp gidiyor ya da akmaktadır...
Sen ve ben yani ikimiz...
Yaşamın ve güzelliğin doğduğu
denize ait dalgalar bizim olsun. Bütün dünyanın
aşk şarkıları bizim için çalsın...
Çengel ormanlarında yabanıl hayvanları...