Ortalık toz duman içinde, göz gözü görmüyor, yetki
karmaşasının yanı sıra “kuruyla yaş” aynı
torbanın içine konuluyor...
FETÖ’cülerin “babaları” çoktan pılıyı pırtıyı
toplayıp Türkiye’yi terk etmiş...
Cemaatle mücadelede “kurunun yanında yaş da
yanıyor”, tedirginlik giderek
artıyor.
Hukuka güvensizlik, görev karmaşası, puslu havaya neden
oluyor.
Devletin en duyarlı kurum ve kuruluşlarının kilit
noktalarına dek girmiş Fethullahçı
yapılanmayı öyle sulandırıp “muhbir yurttaşlar”
aracılığıyla yaptığınız mücadelede bir yere varmak
zordur.
Cumhurbaşkanı’nın yaverine dek sızmış devasa bir
örgütlenmeden söz ediyoruz...
Devletin kilit noktalarında eli kanlı cemaatçiler, cemaatçi
darbeciler var.
Önemli olan şu: Devletin duyarlı kurum ve kuruluşlarının kilit
noktalarına nasıl gelmişler, 15/16
Temmuz kalkışmasını nerede, nasıl planlamışlar,
toplum olarak bilmiyoruz.
Kimler getirmiş onları o kilit noktalara? O yaverleri kimler
atamış, kimler o generalleri korumuş kollamış, terfi
ettirmiş?
Eski İçişleri
Bakanı Efkan Ala ne
demişti:
“Göreve geldiğimde (3 yıl önce) 81
ilin emniyet
müdüründen 74’ü cemaatçiymiş...”
Polis teşkilatına nasıl sızdıklarını, polis koleji ve akademisine
giriş sorularının önceden
verildiğini ’94 yılında günlerce
yazmıştım.
O okulları bitirenlerin çoğu emniyet müdürü,
vali olmuşlardı...
Askeri liseleri ve Harp Okulları’nı...
Sahte sağlık raporlarını...
Evet, kimler ellerinden tutmuştu Fethullahçıların?
Ben bu soruya yanıt arıyorum!
***
Karşımızda salt FETÖ’cüler
yok... PKK var, IŞİD var,
şu var, bu var...
Türkiye, PYD’nin Fırat’ın batısına geçmesini
“kırmızı çizgi” olarak görüyordu. Birkaç gün önce ülkemiz, kendi
koridorunu oluşturdu.
Türkiye Çobanbey üzerinden ikinci bir
cephe açtı. Türk Silahlı
Kuvvetleri Azez’le Cerablus’u
birleştirdi.
Türkiye amacına ulaşmış, rahat bir soluk almıştır...