Resmi tarih, kimi zaman ister istemez bir zorunluluğa
dönüşür...
Mao Zedong, 1
Ekim 1949’da Çin
Halk Cumhuriyeti’nin kurulduğunu
açıkladı...
Peki, okullarda hangi tarih kitabı okutulacak...
1949’da Çin 800 milyon nüfuslu. Tarih
yazmak bir sorun. Afyon sömürgesi Çin uyanmış, geçmişine yeniden
bakmak istiyor.
İç savaşta yenilgiye uğrayan General Çan Kay
Şek de kaçıp Tayvan Adası’na sığınmış, bir de devlet
kurmuş. Oysa tarih gerekiyor; hem de ivedilikle.
Tayvan’la Çin
arasında Formoza Boğazı var...
İki yakada iki ayrı tarih okutulacak...
9 Eylül 1922’de Yunan, İzmir’de denize döküldü;
gemiler dolup taştı.
Peki, Yunan tarihi nasıl yazılacak?
Şöyle mi:
“Yunan ordusu İngiliz
emperyalizminin himayesinde 15 Mayıs
1919’da İzmir’e çıktı. Türkler Anadolu’yu
kurtarmak için örgütlendiler. Ulusal Kurtuluş Savaşı üç
yıl sürdü. Sonunda istilacı düşman
yenilgiye uğratıldı.”
Peki Yunan, çocuğuna okulda tarihi böyle mi belletecektir? Yoksa
kendine göre mi yazar?
Öyleyse Ege’nin iki yakasında tarih aynı
değildir; geçmişe ayrı bakılır.
***
Yakın tarihe not düşülürken her ülke kendi tarihini
yazar...
Adına ister resmi, ister özel tarih diyebilirsiniz...
Bir ulusal kurtuluş
savaşında emperyalist düşman yenilgiye
uğratılırsa, savaşın ertesinde iç hesaplaşma başlar.
Düşmana karşı birleşip ortaklık oluşturan toplumsal güçler
arasında iktidar savaşı gündeme
girer.