Anılarım beni alıp götürüyor dağların yamaçlarına…
Yüreğimde bir sızı, sesim kısık.
Sanki havada bahar kokusu var…
Ağaçlar çiçeğe durmuş Akdeniz’de. Güneş başımızın
üzerinde.
Oysa baharı değil sonbaharı kucaklıyoruz.
Anılarımızla avunup duruyoruz.
Yerde ağaçların dallarından düşen kahverengi yapraklar.
İçimizde çocuksu bir sevinç
yumağı, umutla umutsuzluk, zamanın akan suyu, bir
gurbet türküsü.
Yarınları özlemle kucaklamak için!
Zamanın neresindeyiz söyler misiniz? Hangi
tutkudur bedenlerimizi alev alev saran, anlatır
mısınız?
Farkında bile değiliz hayatın neresinde
olduğumuzun.
Sonbaharda ilkyazı yaşıyoruz.
Anlamını yitirmiş acılar ve sevinçler içinde olmayın bugün.
Hayata sımsıkı tutunun…
Bir orman, bir koru; belki bir
bahçe… Belki bir çift göz, hafif
eğimli bir patika.
Belki mavi bir rüzgârdır esen, belki yağmurdur.
Bölük pörçük anılardır.
Aydınlık bir sabahtır…
Umuttur, paramparça olmuş düşlerdir…
Bir sessiz çığlıktır!
Yıldızların altında yürürken, “barış” derken, en içten duyguları
yaşama sokarken, sevdanın adresini sorandır.
Bir çığlık yükseliyor Bağdat