Bu kez Van’dan
ve Hakkâri’den acı haberler geldi:
Van’da 8 şehit, 8
yaralı...
Hakkâri Çukurca’da 7 şehit, 20 yaralı...
Hakkâri Şemdinli’de 5 şehit, 6 yaralı...
Van’ın Çaldıran ilçesi Tendürek
Dağı bölgesinde yürütülen operasyonlar sırasında
çıkan çatışmada bir teğmen, iki astsubay, beş uzman çavuş, hain
PKK’li teröristlerce şehit edildi...
Tendürek’te 100, Çaldıran’da 11 PKK’linin
öldürüldüğü bildirildi.
Bir pazar sabahı, insanın içini acıtan,
hüzünlendiren “Yeter artık!” dedirten bir yazı yazmak
istemezdim.
Sonbaharın esintisinden, hayattan, denizden, doğadan söz edecek,
belki “aşk kırgını” diye başlayan tümcelerle sevdaya dair
yazacaktım.
Durgun akan bir ırmağı, talan
edilen dağlarımızı,
ovalarımızı, kırlangıçlarıngöçünü, kirli
havayı, doğayı anlatacaktım.
Sabah sabah acı haber yüreğimin derinliğindeydi.
Bir süre masmavi gökyüzüne baktım...
Yolda yürürken aklıma Shakespeare’in bir
dizesi geldi:
“Yaşlısın deseler de bana... İnanma aynalara... Gençlik ve sen
aynı yaştasınız ya...”
Anılarım canlandı birden.
Kör terör sarmalında yaşıyorduk 30 yıldır. Kör terör
kuşatmıştı canım ülkemi. Silahın namlusunda barış
arayanlar, ölümler karşısında suskundu.
Kürtler ve Türkler kardeştir...
PKK, IŞİD, FETÖ...
Acımasızlıkları tescillenmiş terör örgütleri bunlar.
Böyle bir süreçte, hele
hele PKK’nin kanlı
saldırılar yaptığı günlerde “çözümsüreci”nden
söz edilir mi?
İnsanlarımız ölüyor, hayatın derin sularında yaşamlar bitiyor.
Acılarımızı içimize gömerken gözyaşlarımız dinmiyor.
Yaşamı kucaklamak istiyor çocuklarımız...
Türk, Kürt,
Laz, Çerkez, Boşnak...
Bu coğrafya, kadim topraklar hepimize yeter artar bile...
***
15/16 Temmuz’da bir felaketin, FETÖ’cü darbenin kıyısından
döndük... Halkımız darbeye karşı tepki koydu, tank paletlerinin
altına yattı ölümü göze alarak...
Darbe girişimi bir travma yarattı. Asker giysileri
giymiş FETÖ’cüler kendi çıkarları
içinhalkın üzerine ateş
açtı.
Şimdilerde soruşturmalar sürerken gözaltılar devam
ediyor.
Biz gazeteciyiz, demokrasiyi, hukuk devletini
savunur, halkı bilgilendirmek içinhaber yapar, yazı
yazarız.
Bir gazetenin sahibinin, üst düzey yöneticisinin bir
suça bulaşması, suç işlemesi gazeteciyi bağlamaz. Bunda
suçu işleyen kişi sorumludur.
Suç kişiseldir, bir örgütü destekleyen gazetede
çalışmak o gazeteciyi terör
örgütü üyesi yapmaz, bu hukuka aykırıdır.
O nedenle FETÖ’yü ya da PKK’yi destekleyen gazetelerde çalışanlar
kendi yazdıkları haber ve yazılarında suç
işlemiyorlarsa “suçlu” sayılmazlar.
Tanrı aşkına
söyleyin, Aslı Erdoğan’ın, Necmiye
Alpay’ın tutuklu olmasını nasıl
açıklayacaksınız?