Kimi 9 yaşındaydı,
kimi 16, 18, 21,
30, kimi 67’ydi...
Paramparça olmuş bedenleriyle yerde yatıyorlardı...
Aksaray’da
valiydi, İstanbul’a Emniyet
Müdürü olmuş, ilk açıklamasında şöyle
demişti:
“İnşallah polisliği İstanbul’da öğreneceğim!”
Bir de baktık müdür bey, geçici hükümete
dışarıdan İçişleri Bakanı olarak
atandı.
Demek ki polis örgütünü iyi tanımıştı...
Memleket zaten toz duman olmuş,
Güneydoğu’da PKK terörü bombalı
tuzaklarla, uçaksavarlarla,
silahlarla askerimizin, polisimizin canını
almaya başlamıştı...
Şehit cenazeleri, ağlayan analar, babalar, kadınlar,
çocuklar...
Sağduyunun yerini öfke, kin,
intikam almış, kardeşlik unutulmuştu...
Saray, erken seçimde diretiyordu...
Meclis’te üç parti bir türlü bir araya
gelmediğinden, Devlet
Bahçeli HDP’nin 6milyon oyunu “yok” saydığından, yüzde
60’lık çoğunluk bir türlü bir araya gelemedi, bir yıl
öncesinin “çatı adayı”na CHP’nin
inadı bizi acı ama gerçek bugünlere
getirdi.
Acılıyız, öfkeliyiz!
İçim, içimiz yanıyor, karmaşık duygular,
duygusuzluklar, kin, nefret dalgası
sürüyor...
Yüz insan ölüyor, çocuk, genç, yaşlı,
kadın...
Kimi öğrenci, kimi yerel siyasetçi,
kimi milletvekili
adayı, işçi...
Durum böyleyken bakan bey şöyle diyor: