Kanla yazılmış yakın tarihin
sayfaları: kıyımlar, suikastlar...
Bunların çoğuna tanık olmuş bir kuşağız...
Acılarımız, hüzünlerimiz...
Yitip giden umutlarımız.
Dünü ve bugünü aynı anda yaşamak...
Tahir Elçi’yi
ensesinden vuran silah, namludan
çıkan kurşun hedefini
şaşırmıyor onca kişi arasında.
Özgürlükçü bir insan duruşunu sergileyen Tahir’in o
seslenişi, “Silahlar, savaşlar,
operasyonlar bu alandan uzak
olsun” diye haykırmasının hemen ardından.
Nişancı tetiğe basıyor...
Tam isabet, ensesinden giriyor kurşun...
Her şey önceden hazırlanmış, kim ne derse desin. “İnfaz emri”
birilerince verilmiş... Belki Diyarbakır’ın eski polis
müdürlerinden Gaffar Okkan’a verildiği
gibi...
Ciğerimizi, yüreğimizi yakan haberi Can
Dündar ve Erdem Gül,
Silivri’deki bitişik
hücrelerinde öğrendiler.
Onlar, savaşlardan, silahlardan,
çatışmalardan, bombalamalardan, mayınlı
tuzaklardan, pusulardan uzaktalar...
Uzaktalar ama Tahir Elçi’nin ölümünden büyük üzüntü duyduklarını
biliyorum...
Hayatı, insani değerleri, özgürlüğü, eşitliği,
kardeşliği...
Özgürlüğün bedelini bir başka aydın
insan, hukuk savaşçısı ödedi bu kez
hayatıyla.