Art arda acı haberler, şehit cenazeleri, gözyaşı,
ağıtlar...
Ne yakın tarih ne eskisi.
Siyasal iktidarların “militerdemokrasi” formülü, darbeye
karşı temel direnç göstermeye dönüştüğünde şöyle
demiştik:
“Demokrasi, temel hak ve özgürlükler!”
Bunu söylerken “herkese hak, adalet ve
demokrasi” istiyorduk.
Sürek avlarının bitmesini istiyorduk 30
yıldır, kardeşlik temelinde biri
diğerini ötekileştirmeden, ayrımcılık
yapmadan, “başı açık, başı
kapalı” demeden insanca
yaşamak istiyorduk.
Sermaye-emek çelişkisini bilerek, düşünerek, sürekli birbirimizi
düşman olarak görmeden bu
coğrafyaya barış gelmesinden
mutlu olacağımızı söylüyorduk.
Az değildi sayımız...
Sonra bir gece köprülerin tanklarla kuşatıldığını
gördük, savaş uçaklarının insanın
kulaklarını sağır eden ses
hızını aşmalarına tanık
olduk.
Ardından 30-40 dakika süren silah sesleri...
Tarih Baba, ileride nasıl anlatır bilmem ama kendi ülkesini,
yurdunu, Meclis’inibombalayan kimi
askerle; asker-millet efsanesi, sabaha karşı paramparça
olmuştu.
TSK’nin topu topu yüzde birini, bilemediğin ikisini oluşturan asker
kılıklı teröristleri, savaş uçaklarımızı düşmana karşı
değil, Gazi Meclis’e, Emniyet Genel Müdürlüğü
ve Özel Harekât’a karşı kullanmış, oraları
bombalamışlardı.
***
Yaşamım boyunca tüm darbeleri görmüş,
yaşamış, acılar çekmiş, zindanları
tanımış biri olarak nefret ettim,
tiksindim...
Hukukun, eşitliğin, demokrasinin, özgürlüklerin yanında yer aldım.
Ezenin değil ezilenin yanında oldum.
Askere dokunulmazlık zırhı verip
seçilmişlere “dokunulsun” diyenlerin karşısına
dikildim.
İstediğim tek şey demokrasi...
Ankara’da savaş uçaklarından atılan
bombalarla siviller öldü,
polisler...
Hâlâ içim kanıyor...
Tek dileğim acil demokrasi ama ne yazık
ki bir türlü yaşam biçimi olmuyor.
Anasasal hukuk düzenimizin diri olması
gerekir. KHK’lerle çalışma hakkı
ve işgüvencesinin ortadan kaldırılması, kurunun
yanında yaşın da
yanması, vicdanımısızlatıyor.
FETÖ’cüler, devletin en duyarlı kurum ve
kuruluşlarında 40 yıldır sinsice değil,
açık seçik
örgütlenirlerken onlarla iş
tutan siyasi partileri, başbakanları, bakanları,
cumhurbaşkanlarını, darbeci generalleri biliyorum...
Cahil bir imamı tabu haline getirip bir canavar
yarattılar...
Bu tabuyu yaratanlar sütten çıkmış ak kaşık değil...
Aslında sivil-asker,
bürokrat, siyasetçi, hepsi sorgulanmalı, yargı
önüne çıkarılmalı.
FETÖ’nün siyasi
ayağı henüz ortaya
çıkmadı ama on binlerce kamu çalışanı görevden
alındı...
Aralarında sosyal demokrat,
solcu, yurtsever olanların olduğu
yazılıyor.
Yapılması gereken, TSK’nin genlerinde
bulunan, militarizmin diplerine
inen darbeciliği söküp atmaktır...
Sürek avıyla, düşmanlıkla, muhalifleri sindirerek değil...