Tarihe not düşmek için - 20
Fethullahçıların abone olduğu
Zaman gazetesinin dünkü manşeti
şöyleydi:
“Hangisi kazanacak?”
Mesut Yılmaz ve
Tansu Çiller’in iki renkli
fotoğrafı Zaman’ın sağ ve sol köşelerinde yer
alıyordu...
Zaman gazetesi son günlerde hizaya geldi
mi?
Önce Radikal gazetesinde
Tebernüş Kireççi’nin haberini okuyalım:
“Sadece Istanbul’da 1800 ev ve
10’un üzerinde yurda sahip olan Fethullahçılar
cemaati, MGK kararları arasında bulunan
‘İslamcı vakıflara sıkı denetim getirilmesi, gerekirse kapatılması’
maddesinin yer alması üzerine yeni bir
yapılanmaya gidiyor. Evlerdeki telefonlar
‘dinleniyor’ gerekçesiyle görüşmeye
kapatıldı.”
Haberde, eskiden sadece
Samanyolu ve Kanal 7
televizyonunun izlenmesine izin veren Fethullahçıların, şimdilerde
tüm kanalların izlenmesine ses çıkarmadıkları
belirtiliyor...
Oh be! Fethullahçı müritlere gün doğdu!.. Haber
şöyle noktalanıyor:
“Her yıl cemaat üyelerinin
‘Fethullahçılık’ bilincini artırmak için düzenlenen
kamplar, bu yaz iptal edildi.
Evlerde kalan öğrenciler
ailelerinin yanına gönderildi. Evlerden başlayarak
semt imamları, bölge imamları ve üst düzey
yöneticiler arasında her hafta yapılan istişare
toplantılarının, herhangi bir baskına karşı
süresiz olarak iptal edildiği belirtildi. Cemaat
yöneticileri, cemaatin yan kuruluşları olan
vakıfların bulunduğu yerleri, çevrelerinde İslamcı
kimliğiyle bilindiği gerekçesiyle
değiştiriyor.”
***
Fethullah Gülen
ABD’de...
Fethullahçılar ise bize haber salıp kendilerine
yönelik yazı yazmamamızı istiyorlar. Hatta kimi işadamlarını ve
politikacıları araya sokup “barış çubuğu”
uzatıyorlar...
Geçenlerde bir DYP milletvekiliyle
konuşuyordum, şöyle dedi:
“Fethullahçılar çok korkuyorlar,
faturanın kendilerine çıkmasından
çekiniyorlar...”
Gazeteye gelen bir işadamı ise şunları
söylüyordu:
“Vallahi ben yurtiçinde ve
dışındaki okullarını gezdim, çok etkilendim, mutlaka
siz de gezin, etkileneceksiniz...”
Şu yanıtı verdim:
“Milli Eğitim, bir tarikata ya da
Nur cemaatine nasıl teslim edilir? Bu okullar
kimlerin parasıyla açılıyor, değirmenin suyu
nereden geliyor?..”
İşadamı “Haklısınız” deyip
ekledi:
“Ancak yurtdışındaki okullarda
bale gösterileri yapılıyor, klasik müzik
dinleniyor...”
Gülüp şöyle dedim:
“Herhalde Nur ayini yapacak
değiller. Yaparlarsa okulu kapatırlar
oralarda...”
Sesini çıkarmadı...
Ben devam ettim:
“Tüm olup bitenleri belgelere
dayanarak yazıyorum. Fethullahçıların Akyazılı
Vakfı bu yıl kurban derilerinden kaç trilyon
topladı, açıklasın. Ülker Gıda Sanayii hâlâ 800
milyar lirayı Mehmetçik Vakfı dışında hangi
vakıflara verdiğini, açtığı okulların adlarını niçin
açıklamıyor?”
Fethullahçıların aracı olarak gönderdiği
işadamına şunları da söyledim:
“Bu okullar kimlerin parasıyla
açılıyor? Nurcular niçin okul, hastane, finans
kuruluşu ve diğer şirketler kuruyor? Bu örgütlenmenin
amacı nedir, niye düşünmüyorsunuz?”
***
Şeriatçı vakıfların, Türkiye’yi ortaçağın
karanlığına götürmek isteyenlerin “para musluğu”
olduğunu yıllardır yazıyoruz...
Eyüp Kayar adlı eski bir
“Nur öğrencisi”nin kendi el yazısıyla bize nisan
ayında ulaştırdığı aşağıdaki mektubun bir bölümünü aktarmakta yarar
var...
Okuyalım:
“Her yıl sömestr tatillerinde
kamplar yapıyor, burada Fethullah Hoca’nın
kasetlerini dinliyorduk. Artık biz rehber
öğrenciydik. Risale-i Nur, Nil, TÖV, Işık ve Timaş
yayınlarını okuyorduk. İstanbul’u 6 bölgeye
ayırmışlardı. 6 bölgede de semtlere bölünmüştü.
Her semtin başında bir imam bulunuyordu. Biz cemaate
ve dershanelere adam kazandırmak için çalışırdık.
Siyasete ve politikaya pek girmezlerdi, ama
aklımızda bazı şeylerin şekillenmesi için
Atatürk’ün annesinin fahişe,
Süleyman Demirel’in ‘ahmak
mason’, Alparslan Türkeş’in ‘kim olduğu
belli olmayan’ kişi olduğundan söz edilirdi. Lise
3. sınıfta Fethullahçılar cemaatine iyice girdim.
FEM Dershaneleri’nin tüm tatil kamplarına
katıldım. Biz hep cemaatin gücünden söz eder,
beyin yıkardık. Gazete, dergi, televizyon; poliste,
istihbaratta, askeriyede ve halk tabanındaki
gücümüzü anlatırdık. Bize ‘Kendinizi hafife almayın’
deniliyordu. Hocamız bize, ‘Bugün bir cunta kurun
ve ihtilal yapın dense hazır 3-4 general var’
derdi...”
Zaman gazetesi ikili oynuyor. Hem Yılmaz’a hem
de Çiller’e yakın duruyor. Fethullahçılar işin içinden sıyrılmaya
çabalıyor. Necmettin Erbakan’ın
özel danışmanı İlnur Çevik bu arada yüz seksen
derece dönüş yapıp, Mesut Yılmaz’ın ipine sarılarak Fethullahçıları
kurtarmaya çalışıyor...
Şimdi anladınız mı Fethullahçıların niçin panik
içinde olduklarını?..