1970’ten bugüne değin geçen
süreç, 12 Mart, 12 Eylül, 28
Şubat...
17/25 Aralık...
Yıl: 2014...
40 yıllık bir süreç...
Fethullahçıların devletin tüm olanaklarını,
halkın ve siyasetçilerin, ülkeyi yönetenlerin, askerlerin
gözlerinin içine baka baka kullanmaları.
Üç darbe sürecinde ister sivil, ister darbe döneminde
olsun devletin olanaklarınıkullanarak
devletin en duyarlı kurum ve
kuruluşlarında kadrolaşmaları, onlara her
türlü olanağın sağlanması.
Himmet adı altında toplanan paralar, açılan
özel okullar, şirketler, dershaneler.
Devleti çoktan ele geçirmişlerdi aslında...
Kimse ama
kimse FETÖ’cülerin TSK’de kanlı
darbe girişiminde bulunacak kadar örgütlendiğini tahmin
etmiyordu.
Laik devletin altının oyulmasının Fethullahçıların ne denli işine
yaradığını 15 Temmuz akşamı anladık,
tanık olduk.
Felaketin kıyısından döndük...
Hâlâ dinci-etnik milliyetçilik ruhuyla
Türkiye’nin demokrasiyi koruyacağını sananlar var. Onlara
göre laiklik dinsizlik.
Demokrasi dinci-etnik milliyetçilik temelinde değil, laiklik
temelinde yükselir...
Türkiye’deki tarikatların, cemaatlerin dinci-etnik
milliyetçilik sarmalında hayat bulduğunu bilmezsek, yıllardır
olduğu gibi bugün de “demokrasi” diye çırpınır dururuz.
Önce dindarlıkla-dinciliğin ne olduğunu
anlatmalıyız topluma.
Halkın mutlak iradesi, laiklik temelinde demokrasinin hayata
geçmesiyle gerçekleşir...
İşte o zaman hayat çiçeklenir, umutlar çoğalır... Çocuklarımız sık
sık değindiğim gibi aydınlık sabahlarda uyanır...
***