Toplumsal sağduyunun önüne bir duvar örülürken, hukuk devleti
düzeni, temel hak ve özgürlükler, aydınlanmanın getirdiği uygarlık
bilinci ortadan kaldırılıyor...
Ötekileştirme, ayrıştırma, toplumu zifiri karanlığa yönlendirirken,
Hakkâri’nin Çukurca ilçesinde şehit düşen sekiz asker bayraklarla,
ağıtlarla, dualarla son yolculuğuna uğurlanıyor.
Bu acıları hep yaşıyoruz...
Yüreğimize gömüyoruz şehitlerimizi, gençlerimizi, bu ülkenin
çocuklarını...
Ölümden öte bir şey yok!
Ha şehit düşmüşsün ha ölmüşsün!
Ölen hepimizin evlatları...
Çatışmada yaralanmış, ayakları, elleri kopmuş gazilerimiz acının
ırmağını çok iyi bilirler...
Dağlarda, vadilerde çatıştılar, çatışıyorlar...
Kimisi şehit kimisi gazi!
Biz nice felaketler yaşadık, katliamlar gördük... İşkencelerden
geçtik, zindanlarda yattık...
Bize adaletin eşitlik ilkesi olduğunu son yıllarda
unutturdular.
Vicdansızları gördük, 12 Eylül darbe anayasasının arkasına sığınıp,
demokrasi dersi veren özgürlük düşmanlarını...
Anadolu uygarlığını yok edenleri tanıdık... Laik, demokratik,
sosyal hukuk devletini yok saydık...
Evrensel hukuku, yargı bağımsızlığını, adalette eşitlik ve
dürüstlük ilkesini rafa kaldırdık.
İktidarda kalmanın tek yolunun baskı ve şiddet yöntemi olduğunu
yaşıyoruz şimdilerde.
Toplumsal sağduyuyu arıyoruz ama bulamıyoruz.
Barış değil savaş istiyoruz...
Bir yanda şehitlerimizin cenazeleri öte yanda etkisiz hale
getirilen gençler...
Biz neden böyle olduk?
Hoşumuza mı gidiyor oluk oluk akan kan ve savaş, çocuklarımızın yok
olması!