Eğitim için taşradan büyük şehirlere gelen gençler arasında
Turancılık hızla yayılıyordu. “Esir Türkler”in kurtarılması,
Turancı fikirleri ve bu fikri savunanları ön plana çıkarmıştı.
Anadolu’da ise dini tutuculuk egemendi. Orta Asya Şaman
romantizmiyle süslenmiş sembollerin ve fikirlerin taşrada karşılık
bulması hiç de kolay değildi.
Bunu sağlayacak en örgütlü yapı, tarikat ve cemaatlerdi. İşe oradan
başlayacaklardı.
Erzurum, Sovyetlere karşı örgütlenmenin en önemli merkezlerinden
biriydi. Kargapazarı dinleme istasyonu 24 saat Rusya’yı
izliyordu.
1955 yılı.
Kurşunlu Cami Medresesi’nde Sadi Hoca’nın derslerine devam eden
gençler arasında sonradan adı çok duyulacak birkaç isim vardı:
Mehmet Kırkıncı, Cemalettin Kaplan, Cevdet Bilican ve Fetullah Gülen.
İki yıl içinde kaynaşmışlardı.
1957’de bir akşam Mehmet Kırkıncı Fetullah Gülen’e, “Bediüzzaman
Hazretlerinin yanından birisi gelmiş, akşam sohbet yapacak oraya
gidelim.” dedi.
Bediüzzaman, Muzaffer Arslan’ı doğuda sohbetler yapması için
görevlendirmişti.
Bediüzzaman’ın yanında bulunmuş bir insanı ilk defa
göreceklerdi.
Mehmet Şergil’in çarşıdaki küçük terzi dükkânına gittiler.
İçeride yedek subay Mehmet Şevket Eygi, Üsteğmen Esat Keşafoğlu ve
Osman Demirci vardı.
Küçük terzi dükkanı Türkiye’de temelleri atılan yeni düzenin
prototipi gibiydi. Medrese eğitimi alan yoksul Anadolu çocukları,
Galatasaray Lisesi mezunu bir gazeteci ve bir üsteğmen tarikat
toplantısında bir aradaydı.
1959’da Gülen, Edirne’ye imamlık yapmaya gittiği sırada, Ruzi
Nazar da Ankara’ya atanmıştı. Ruzi Nazar, CIA Ajanıydı.
Demokrat Parti iktidarına karşı tepkilerin doruğa çıktığı günlerdi.
Ordu içinde de gizli hazırlıklar yapılıyordu. İhtilâlci subayların
arasında Ruzi’nin iki arkadaşı Alparslan Türkeş ve Agasi Şen de
vardı.
Fetullah Gülen’in askerlik görevi için gittiği yer Mamak Muhabere Okulu’ydu. Burası Gladyo’nun Anti-Sovyet eğitim merkeziydi. Üstleri genç vaizi korumaya aldılar. Gülen, diğer askerlerin aksine 4 ay daha acemi birliğinde kaldı. Gladyo subaylarından yoğun bir istihbarat eğitimi aldı
27 Mayıs 1960 günü ihtilâli radyodan haber veren de Türkeş
olacaktı. Türkeş, artık “ihtilâlin kudretli albayı”ydı. Ancak 37
kişilik Milli Birlik Komitesi (MBK) içinde görüş ayrılıkları baş
gösterdi.
13 Kasım 1960.
Türkeş’in başını çektiği MBK üyesi 14 kişiyi tasfiye görevini
Korgeneral Cemal Madanoğlu yürütüyordu. 27 Mayıs’ın dönüm
noktalarından birine gelinmişti.
13 Kasım’da Türkeş tutuklandı. Mürtet Hava Üssü’nde tutuluyordu.
Tasfiye operasyonunu yürütenler 14’lerin idamını planlıyordu. Son
kararı verecek olan Devlet Başkanı Cemal Gürsel’di. Haber
Çankaya’ya ulaştığında Gürsel’in Başyaveri Agasi Şen’di.
Agasi Şen haberi eski dostları Ruzi’ye uçurdu. Kritik saatlere
girilmişti. Ruzi Nazar, Başyaver Agasi Şen vasıtasıyla idamların
ABD tarafından hoş karşılanmayacağı mesajını Gürsel’e iletti. Ara
çözüm olarak 14’ler sürgüne gönderildiler.
Sürgünden döndüğü 1963 kışında Türkeş’i karşılayanlar arasında
Irkçılık-Turancılık davasında birlikte yargılandıkları Nihal
Atsız’ın kardeşi Nejdet Sançar da vardı.
Nejdet Sançar edebiyat öğretmeniydi. Sançar, İstanbul Haydarpaşa
lisesinde Mahir Çayan’ın, Ankara Gazi Lisesinde ise Hikmet Çiçek’in
öğretmeni olacaktı.