Köşe yazmaya, televizyonda program yapmaya, konuşmaya
benzemez... Sahada olmak farklıdır... Birebir iletişim kurmak,
insana dokunmaktır... Ve keyfi bambaşkadır...
Önceki gün Üsküdar meydanındaydık... Vatandaşlarla bir araya
geldik... Yoldan geçenlerle sohbet ettik... Bazılarıyla canlı
söyleşi gerçekleştirdik...
Gördüğüm şu;
Evetçiler daha heyecanlı ve umutlu görünüyorlar… Neden 'Evet' diye
sorduğumuzda uzun uzun cevap veriyorlar… (Hatta bazılarını
susturmakta güçlük çektik…)
Evetçiler gerekçelerini şöyle sıralıyorlar…
“15 Temmuz' bir daha yaşanmasın…
7 düvel bizimle uğraşıyor, güçlü olmamız lazım…
Bundan sonraki seçimlerde koalisyon sıkıntısı yaşanmasın…
AB ve Kandil 'Hayır' deyin diye bastırdığı için 'Evetçi'yim…
Cumhurbaşkanlığı sistemiyle ekonomimiz daha da güçlenir, ekonomik
sorunlar daha çabuk çözülür…
'Erdoğan'ı çok seviyorum, onun için 'Evet'…
***
Hayırcılarda ise pek heyecan yok, konuşmaya hevesli de
değiller…
Onların gerekçeleri ise şöyle;
Biz cumhuriyeti seviyoruz…
Tek adam rejimi istemiyoruz…
Genellikle CHP sloganlarıyla cevap alıyoruz… Ve “tek adam rejimi
nasıl oluyor, teklif edilen değişikliğin hangi bölümlerinden
çıkarıyorsunuz bunları' diye sorduğumuzda net bir cevap alamıyoruz…
'Diktatörlük istemiyoruz' diyorlar… Biz de '5 yılda bir seçim
varsa, millet bir sonraki seçimde cumhurbaşkanını cezalandırmaz
mı?.. Seçimle gelen, seçimle gidiyor…' deyince yine teknik bir
cevap alamıyoruz…
Hepsinin ortak bir cevabı var; “Öyle yazıyor ama uygulanacağına
inanmıyoruz…”
Neticede 'Hayırcı'lar maddelerin içeriğini pek tartışmıyorlar…
***
Gelelim kararsızlara…
Anlaşılan o ki; kararsız pek kalmamış… Zira hiçbir kararsız seçmene
rastlamadık…