Anlatırken hâlâ gözlerim dolduğu, yaşadığım ve kaleme aldığım o olayı hatırlatarak başlamak istiyorum.
Suriyeli ailelerin yaşadığı bir mahalleyi ziyaret ediyoruz. O gün kapısına geldiğimiz son evdi. Ev dediğime bakmayın. Gecekondu dahi denemeyecek derme çatma bir şey.
Kapıyı Abdurrahman’ın annesi açtı. Selam verip, hâl hatır sorduk. Kadın çok mahcup bir halde; “Kocam felçli, çalışamıyor. Abdurrahman bize bakıyor…” dedi. (Abdurrahman 13-14 yaşlarında bir çocuk.)
Anne, baba (yarı felçli bir halde yerde yatıyor), Abdurrahman ve 8-9 yaşlarındaki kız kardeşi.
Elimizde ne varsa; kumanya, kullanılmış giysi ve eşya.. vs, verdik. Tam kapıdan çıkarken kadın çok mahcup bir halde; “Bir dakika, size bir şey söyleyeceğim…” dedi.
Yere bakarak konuşuyordu; “Yardımlarınız için teşekkürler. Allah razı olsun. Sizden bir ricam var. Abdurrahman 600 TL aylık maaş alıyor. Evin kirası 300 TL. Bu ay 100 TL eksiğimiz var. Kirayı ödeyemedik. Ev sahibi evd