O kadar söyledik size. Keşke birazcık dinleseydiniz bizi.
Fütursuz, pişkin. 'İt' diyor. Cesaret de yok. 2 gün sonra 'basit dedim' diyerek kıvırmaya çalışıyor. Milletin gözünün içine baka baka yalan söyleyebiliyor. Oynamayı, reklamı seviyor.
Ego tavan yapmış. Çok yetersiz, ama özgüven patlaması yaşayan bir tipoloji.
Hem kel hem fodul.
Kerameti kendinden menkul...
Konuştukça batıyor, daha da itici oluyor.
Öfke kontrol bozukluğu var... Var oğlu var...
Ee reklamla kurguyla nereye kadar?!..
Siz bunları görmediniz öyle mi?
N'oldu arkadaşlar, ne değişti?
Hani büyük kurtarıcıydı?!..
Hani günümüzün Atatürk'üydü?!.. (Atatürk'ün otobüsünden inmeye utanmıyor musun Atena Gökhan!..)
Ceketini çıkartıyordu? Yapraklar alkışlıyordu? Hepinizi kucaklamıştı? Dünyayı kurtaran adamdı? Musakka yiyordu? Her şey çok güzel olacaktı?
Nasıl da üflediniz? Nasıl da parlattınız cilaladınız? Neredeyse secde ediyordunuz!.. Kalibre ve kapasitesi çok kısıtlı birinden kahraman çıkartmaya çalıştınız.
Şişirdikçe şişirdiniz.
Aslında gerçeği siz de biliyordunuz ama salağa yattınız... Muhalif olacağım derken kör kör parmağım gözüne kutsadınız adamı.
Basit bir 'Eko' idi, sayenizde sırf 'Ego' oldu!
N'oldu da birden İmamoğlu'nu taşlamaya başladılar?..
İş bilmezliğini, beceriksizliğini, İstanbul'u borç batağına sürüklemesini, yanan-ittirilen otobüsleri yadırgamadılar.
İstanbul'u sel alırken Bodrum'da tatilde olmasından, depremzedeyi ziyaret edip kaymaya gitmesinden, şehir kara teslim olurken balıkçıda kalkan keyfi yapmasından rahatsız olmadılar.
Hiçbir vaadini yerine getirmedi, görmezden geldiler.
Demirtaş güzellemelerine, Pervin Buldan'la beraber fidan dikmesine aldırmadılar...
Ama otobüste Nagehan Alçı'yı görünce birden ayıldılar!.. Şişirdikleri balonu patlatmaya karar verdiler.